Öğrencinin kendisinin yapması beklenir. Zaten yüksek lisans-doktoranın olayı o. Kapsam çok genişse işbirliği yaparak başka hocalardan yardım alınır. Ancak malesef parayla yaptıran da az değil. Hazır eli değmişken tezi de parayla yazdıran var.

nicel araştırma yöntemleri dersi alırsanız ve youtube ile desteklerseniz yaparsınız. Para ile yaptırmak yasal ve etik değil.

o kadar çok duydum ki, etik olan kendisinin yapması tabii. makalelerde hocalar bile yaptırıyor.

spss çok zor değil bu arada, ben 2 ayda falan kavramıştım sıfırdan. biraz eğilmek yeterli.

Biz kendimiz yapiyoruz ama stata kullaniyoruz. Spss 4-5 sene once kullanmistim, unuttum.

Secondary data set lerde ozellikle data temizlemesi yapmak gerekiyor. Ayrica onun disinda yeni variable ler koymak, modeli optimize etmek icin farkli variableler denemek filan lazim. Bunu parayla yapacak kisi bunlari bilmez, sadece hipotez, IV-DV-CV ile olmaz, optimal model olmaz yani.
Paper yazarken descriptive analysis kismi filan da var sonucta.

Merhaba, yazilim tavsiyesine açiksaniz XLSTAT diye bir yazilimi öneririm. Excele eklenti seklinde calisiyor ve kullanimi rahat. Orneklerle uygulamalari da internette var.

Normalde üniversitelerde istatistik dersi temel de olsa oluyor. Yüksek lisans sirasinda da ileri düzeyde istatistik dersleri ögretiliyor. Tabi ki bölüme göre değisir. Dolayisiyla yuksek lisans veya doktora yapan birisinden sonuclarinin istatistiksel analizi ve yorumu beklenir.

@absolutely lisans eğitimimde aldım, spss e veri girişi ve basit düzeyde analiz öğrendik ama yüksek lisansta almadık maalesef. dolayısıyla tabloları vs yorumlamayı bilmiyorum.

ben şu kitabı bırakayım:
www.seckin.com.tr

iktisatçıyım ben mesela, daha önce ekonometrik analiz yapmıştım hep ama tezde anket yapayım dedim. bu kitap + internet araştırmaları (biraz daha nokta atışı) ile kavrayıp analiz yaptım. çevremdeki herkese tavsiye ettim :) temel istatistik bilgisi ile bir kısmını yorumlaması kolay. ilerisi ve amos için de teknikler çok zor değil.

İrade:)

Telefonu kapatmak daha kolay olmaz mi?

Hahaha iradeyi "ireyd" diye okudum uygulama sanıp, google'ladım bi şey çıkmadı bu ne diyorum

Alalım telifini:))

Kendisinden değil de modem üzerinden kisitlanabikir

(bkz: StayFocusd)
mobil için paralı eklentisine yönlendiriyordu sanırım, bu da chrome uzantısı. Mesela günde 2 saat girebileyim diyorsun sonra o siteleri açtırmıyor. Benzer bişey belki işe yarar, hatırlamıyorum ama belki istediğiniz gibi saat ayarı bile vardır.

Forest diye bir eklenti varmis chromeda.
Tam bilmiyorum ama dediginizn isi yapiyor galiba

siyah alırsan aglarsın.
teka önermem. franke al rahat edersin.

blanco siyah aldık
bence güzel ama verilen para koyuyor doğal olarak
musluk yerini insan gibi delmeleri önemli

elinle vur biraz tok ses çıkan en ucuzunu al

Beyaz sarariyor, dogru demisler. Almayin.

Grimsi olanlar var, onlari tercih edebilirsiniz. Siyah konusunda yorum yapamiyorum cunku bizimki beyazdi. Cok cirkin oldu sararmasiyla. Degistirdim. Franke almistik yenisini galiba.

bir de tezgahla beraber kesimi yapılan granit taş evyeler varmış.. onlar nasıl acaba ben de merak ettim.

granit pratkte son kullaniciya hic bir getiri sunmuyor, yorumlarda yazdigi gibi de rengi degisiyor, karariyor, sarariyor, leke gosteriyor...

hazir almamiisken bence celik eviye alin, onlarin dokululari oluyor gayet sik bir sekilde ve uzun omurlu kullanirsiniz

teka, franke, blanco alabilirsiniz images.qssupplies.co.uk

Resmen iki ucu b.lu değnek desenize :)

Siyah ve beyaz alıp sorun yaşayanlar marka da belirtirse süper olur.

Franke fiyat olarak çok uçuk geldi. Alman Schock granit eviyenin mucidi olarak tanıtıyor kendisini. Beyaz üzerine açık gri noktacıklı bir modeli var o mu en garanti olur acaba.

Gri de garanti olurdu ama mutfak rengimle çok alakasız kalıyor.
En olmazsa çelik olucak ama gözüm gönlüm granitlerde.

Çelik ve dokulu olan. Diğerleri pişmanlık.

Biz 5 yıllık dairede kiracıyız. Bizden önce 2 kiracı değişmiş, biz de yeni taşındık. Blanco var. Siyah değil yanlız, antrasit gibi rengi. Hiçbir problem yok.

18 milyonun evini teker teker gordunuz mu? Benim tanidigim butun istanbullular evlerini havalandirir cunku.

İstanbullularla ilgili tespit yaparken 18 milyonu tek tek dolaşmamız mı lazım? Ben gördüğümü yazıyorum

onu bilmiyorum da insanların üşümeye karşı aşırı fobisi var bence. şu covid günlerinde bile her bindiğim otobüste camları açan ben oluyorum. üşeyeceklerine corona olacaklar. biraz bununla ilintili olabilir evde de ısı kaybı korkusu.

bu sadece istanbul ile ilgili bir durum değil, çoğunluk evlerini havalandırmıyor. yoksa bütün türkiye nüfusu evlerini düzenli olarak havalandırıyorken sadece istanbullular havalandırmıyor diye bir şey yok.
sizin gördüğünüz istanbullular evlerini havalandırmıyor olabilir, benim gördüğüm istanbulluların hepsi de istisnasız havalandırıyor.

bence öyle bir alışkanlığı yok insanların, sizin bizim için önemli olduğu kadar onlar için önemli değil bu husus, bence hepsi bu kadar.

ben havalandırmıyorum çünkü dışarıdan siyah incecik toz, pislik içeriye geliyor. Zaten menfezlerden yeteri kadar hava girip çıkıyordur. Evde en fazla iki kişi bulunduğu için bir sorun yok. Sadece yatak odasını uyandıktan sonra bir yarım saat havalandırırım o da pencereyi üstten açarak.

İlginç, benim tanıdığım herkes havalandırıyor evini, "ev kokusu" olmuyor yani genel olarak. Olması gereken bu zaten. Doğalgaz masrafı ile ilgili olabilir cam açmaktan kaçınma konusu.

Genelde camlardan birinin devamli açık olduğu bir evim var. Evi havalandırıyoruz. Yani genelleme doğru olmayabilir.

Ama Istanbullular neden evlerini havalandırmaktan çekiniyor seklinde sorsaydın sana sunu derdim:

Evin etrafındaki lanet olası inşaatlar ve bu inşaatların ortasına kurdukları beton santralleri yüzünden hava sürekli tozlu. Evet sehrin göbeğinde beton santralleri var. Ayrıca ev otobana yakin olduğu icin gözle görülmeyen bir egzoz kurumu var. Araba sesleri de cabası.

Kapının önüne arabayı birakiyoruz, 3 gun icinde uzerinde 1mm kalinliginda toz ve çamur birikiyor. Perdeler simsiyah oluyor ve yikamakla temizlenmiyor.

Buna ragmen evi havalandırıyoruz.

çünkü istanbul'da doğduysan 18 yaşına geldiğinde evi havalandırmamana dair bir kağıt imzalıyorsun.

Eşim doğma büyüme İstanbullu. Yaz kış mutlaka odaları havalandırır.

Ofise gelince, son çalıştığım ofiste odamız o kadar havasızdı ki, her birimiz günde birkaç defa camı açardık...

yazin pencereler aciktir. kisin da havanin guzel oldugu gunler (mesela bugun) pencereler acilir. gecen gun havalansin diye pencereyi actigimda icerisi is koktu, daha kotu oldu. Bulundugum bolge bu aralar is kokuyor, sanirim dogalgaz pahali diye insanlar komur kullanmaya basladi, bilemiyorum.

şöyle bir teorim var.
istanbulların eski alışkanlığı bu. zamanında çoğu yerde kömür yakılırken bırak cam açmayı kapı bile açılmıyordu. Onun için yazın her yer açık olan evlerde kışın asla bir yer açılmazdı. hala devam eden yerler var açıkçası.

cam acmayanlar niye acmiyor diye sorsaniz daha iyi olurdu bence. zira annem acmak istiyor, ben ise acmak istemiyorum. istemez miydim? isterdim. sadece cik cik sesleri, bahar kokusu, ruzgar geliyor olsadyi...

ama maalesef pencereden gelebilecek seyler asagidaki gibidir (ornekler cogaltilabilir)
- bagiran cocuk sesleri,
- sinek, bocek vb
- yarim saatte bir gecen hurdaci, sutcu vb gurultusu
- son ses hoparlorden gelen muzik, korna vb
- hala soba yakanlarin bacasindan gelen is kokusu

bunlar beni havalandirilmamis bi evde yasamaya mecbur birakan seyler. evde yokken acarim, sinek minek girmesin diye de sinekliklerim var. digerleri olmasa sinegi bocegi de takmam da neyse.


su an yunanistan'da yasiyorum. sutcu, soba isi filan yok ama kopek havlama sesi var gunboyu, ondan acmiyorum.

sanırım devlette ciddi bir belirtiniz olmazsa yapmazlar. özeller yapıyor.

Parasiyla yaptirabilirsiniz tabi.

devlet bir daha yapmıyor ama şikayetleriniz devam ediyorsa kan ve tomografi yapıyorlar. özeller tekrar yapıyor. biizm konuştuğumuz doktorlar 10 gün geçtikten sonra test yaptırmak çok anlamsız hem olan oldu önemli olan hasara bakmak diyorlar hem de bulaştırıcılık bitiyor 10 gün sonra diyorlar

yok. atlasın taksiye gitsin diyorlar. kimse götüremez diyorlar.

Kurtköy'de özel hastaneden randevu oluşturup kısıtlamadan muaf olabilirsiniz sanırım.

evet refakate izin vermiyorlar.

kızılay'dan kan verme randevusu varsa da çıkılabiliyor. kurtköy'de varsa kızılay denenebilir. dolandırıcılığa girer dersen gerçekten kan verebilirsin. dişçi randevusu için de çıkılabiliyor.

Yolu iyice tarif ederseniz kendisi gidebilir bence sonucta cok da zor bir sey degil. Suraya cikip su otobuse bineceksin, ordan suna gececeksin vs gibi. Tabi ki zahmetli ama yapacak baska bir sey yok.

Ya da yakindaki taksi duragindan vs taksiyi cagirip soforun kulagini cekerseniz duzgun goturur.

Geçen yaz aşağıdaki linkteki bioderma ürününü kullanmıştım. Benim yağlı cildim var, ben beğenmiştim. Gerçekten güneşten koruyoruduğunu hissetmiştim. Aşağıdaki linkin olduğu hesapta başka güneş kremleri de anlatılmış dilerseniz bir bakın.

www.instagram.com

Sosyal eczaci hesabini takip edebilirsiniz, kesin bu konuda bir post atmistir.

Bioderma photoderm akn mat kullanıyorum, memnunum.

Tereddütsüz giderdim.

ingiltere vatandaşı olmuş 20 senedir orada yaşayan bir arkadaşım var ve ankara anlaşmasından oraya giden ve şu an 2. senesinde olan bir arkadaşım var.

şimdi bu iki kişi birbiriyle bağlantılı olduğu için söyledim.

ankara anlaşması ile giden arkadaş kendi işini falan yapacaktı, bi kaç ay yaptı ama sonra virüs mürüs derken işleri durdu, aylarca iş aradı , baştan amazonda kuryelik yapmayı düşündü sonra olmadı, çünkü bi sürü evrak istemişler zaten kendi işinden başka yerde çalışamıyor, yani adam motor ehliyeti alıp kurye olarak çalışmayı bile düşündü, motor aldı kapı kapı dönerci, pizzacı geziyorum kimse iş vermiyor bana dedi. kaldıki iyi derece ingilizcesi olan, eğitimi kariyeri düzgün, eli yüzü düzgün bir arkadaş.

bayağı uzun süre iş aradı bulamadı, yani kolay bişey değil, 1 aydır görüşmüyoruz nedir durumları bilmiyorum.

bu vatandaş olan arkadaşımsa çok söylemişti, kaçak olarak çalışacağına hiç çalışma, millet 10 kazanıyorsan seni 3 paraya çalıştırırlar, kaçak iş zor, millet normal mesaisini doldurur gider, sen çalışırsın çalışırsın kıllık yapar adam paranı vermez, ezilirsin vb vb diye.

yani kaçak olayları bok onu sana söyliyeyim.

şu güzelliği var, sen sadece kendi işini yapabilirsin ama eşin yasal olarak istediği heryerde çalışabilir.

aralık ayı içinde gidecek karı koca arkadaşlarım var, mesela erkek olan fizyoterapist, spor masörü, kendi iş yerini açacak, eşi türkiyede mağazada çalışıyor, o konularda çok tecrübeli, o da öyle bir işte çalışacak.

kalacak yerleri var, halasıyla eniştesi 4 5 ay önce gitti ankara anlaşmasıyla, büyük bir ev tutmuşlar falan, ceplerinde birikmişleri var. yani bu insanlar oldukça kararlı ve istikrarlı bir plan oluşturmuşlar, sıkıntı yaşasalar bile coronadan dolayı yaşarlar ama çok da zora düşmezler yani.

planı programı kafanda oturtmadıysan, birikmişin yoksa, eşinin çalışma ihtimali yoksa ben zorlama derim. ha giderim en fazla birikmişimi harcar dönerim çok da bi kaybım olmaz dersen o zaman hiç durma zaten.

kira olayları oturacağın lokasyonla çok alakalı, atıyorum 1+1 e 1200 pound veren arkadaşım da var, bunun yarı parasına merkezden daha dışarda kira verip kocaman evde oturan arkadaşım da var. bu son dediğim biraz afaki oldu ama olsun, araştırırsan görürsün zaten.

son zamanlarda bir çet kanalında tanıştığım oraya 3 ay önce gitmiş bir arkadaşla konuşmuştuk. yazılımcıydı, çok iyi paralar kazanıyorum dedi, türkiyede zaten yabancı kaynaklı firmalar ile çalışıyormuş, ingiltereye geçince de sağlam bir iki müşteri bulmuş, çok ciddi kazanıyorum, çok memnunum demişti. yani her örnek kötü değil de birikim ve kötü ihtimalleri değerlendirmek şart.

son olarak şunu duyuyorum son zamanlar, oraya ankara anlaşması ile gidenler falan, kendi işlerini tutturamazsa, çarşıda pazarda stant açıp incik boncuk falan satıyormuş moda gibi bişey olmuş bu, sanırım bu tarz bir iş de yasal oluyor.

şu da var bil yılın, 6 ayı orada olma zorunluluğun var diye biliyorum, gider 6 ay dişini sıkarsın beki, bu duyduklarım hep kulaktan duyma ama çok da iç karartılacak bi durum değil bence.

tüm bu söylediklerimi detaylı olarak araştırırsan net bi sonuca ulaşırsın bence, beim söylediklerimi çok ciddiye alma, yanlış olabilri, doğru olabilir, gidip görmedim hep eşten dosttan duyduk.

ABden ciktiklari icin ankara anlasmasiyla ilgili degisiklikler oldu sanirim, onlari arastirmanizi oneririm.
Kacak olmak kolay bir sey degil. Mesela turkiye’deki afganlari, ozbekleri dusunun. Onlarin bir versiyonu olacaksiniz. Tek fark, siz aliskin degilsiniz, onlar muhtemelen kendi ulkelerinde de kotu durumdaydilar. O yuzden kacak gitmek kafasiyla gitmeyin.

Onun disinda spotify’da “bi gidene soralim” diye bi podcast var, birkac bolumu ingiltereye ankara anlasmasiyla gidenlere ayrilmis.
Bence o bolumleri dinleyin :)

Iyi arastirin gene ama bildigim kadariyla, ankara anlasmasinda vizenizin uzatilmasi icin yapacaginizi soylediginiz isi basarip basaramadiginiza bakiyorlar. Yani kurdugunuz firma para kazandi mi? Kendini, sizi ve ailenizi gecindirebiliyor mu? Yani kacak calisip para kazansaniz bile sirketiniz para kazanamazsa vizeniz icin uzatma verilmiyor diye biliyorum.

Almanya’da maske takmayanlara ceza mı? ahahaha. Almanya’da maske takan yok sen cezadan bahsediyorsun. Ekşi sözlük algılarınızı fena bozmuş.

Yani o kadar da farkli degil aslinda, Almanya icin konusuyorum, burada sokakta maske zorunlu degil ama sehir merkezi haric. Orada zorunlu. Gecen hafta gittigimde, insanlarin yarisi ya maskesiz ya cenede geziyorlardi. Sokaklarda takilan uc bes polis gordum onlarda bile bazilarinin maske cenedeydi.

Edit: bir onceki cevapla ilgili, dedigim cevaba ilave olarak kapali alanlarda ve toplu tasimada maske ciddiye aliniyor. Herkes takiyor ve takmayanlara gayet toplum baskisi + ceza uygulaniyor. Zaten cogu magaza/market maskesiz iceri almiyor da.

Almanya'da bulunduğum şehirde (orta büyüklükte) bazı sokak ve caddelerde maske takma zorunluluğu var, girişte tabela ile belirtiliyor. O alanlarda takmayan görmüyorum neredeyse. Ordnungsamt görevlileri dolaşıyor ara ara o alanlarda. Muhtemelen maskesiz gezenleri de uyarıyorlardır. Onun dışında kapalı mekanlarda zorunlu zaten maskesiz almıyorlar bile.

Avusturya’da yasiyorum, acik alanlarda, sokakta maske zorunlu degil. (Acikhavada pazara gidince zorunlu ama ve genelde uyuluyor)

Restoranlar su anda kapali ama birkac kez al-gotur yaptim, maske takan calisan gormedim icerilerde.

Metro-kapali alanlar vs %80 maskeli, %15 burnu acik maskeli, 5% maskesiz ya da cenede. Metroda filan maskesiz yakalanirsan cezasi 50€.

Marketlerde mesafeye, kisi sayisina vs hic dikkat edilmiyor. Diger dukkanlar acilinca nasil olur bilmem.

İngiltere'den yazıyorum. Sokakta maske takma zorunluluğu yok, market içinde de takmayana hiçbir şey demiyorlar. Hatta geçen gün markette maskesiz 2-3 insan vardı. Gittim güvenliğe şikayet ettim "maske takmayan insanlar var içeride" diye. bana "evet biliyorum" dedi. Ben daha ne diyeyim. Toplu taşımada maske takmama cezası £200muş ama 14 gün içinde ödersen £100'a düşürüyorlarmış. Ama otobüste maske takmayanını da gördüm.

şaka maka şu maske olayını en ciddiye alan ülke olabiliriz :d

Maskeyi en ciddiye alan ülke bizsek bu vaka sayısını nasıl açıklıyoruz?

Fransa; nmaske her yerde zorunlu, polis de ceza yazıyor, insanlar hep maskeli

hangi vaka sayıcı hocam ? vaka sayısını ankarada 5-10 kişi biliyor sadece.
tamam yüksek tabiki ama gerçek sayıyı bilmiyoruzki yorumlayalım.
yoğun bakımlar dolu deniyor ama yoğun bakımı baştan sona gezerek boş yatak olmadığını gösteren 1 tane video yok.
bende dolu olduğuna inanıyorum ama bu çağda hiç video sızmaması ilginç.
birisi hayrına vatandaş farkına varsın diye sızdırır.

sanırım "bir ülke ne kadar medeni ve özgürse o ülke maske konusunda o kadar rahat" algısı var.

bu çok saçma. bunun özgürlüklerle falan alakası yok. italya'da onlarca gün sokağa çıkmak yasaktı. sonra sokağa ordu indi. ordu ya, italya gibi gelişmiş bir yerde sokağa ordu iniyor, düşünün.

new york'ta toplanma yasağına uymayıp evinde parti verenlerin suyunu kesiyorlardı en son.

başka örnek aklıma gelmedi ama ben 5-6 aydır korona haberlerini takip etmiyorum. takip etsem kim bilir daha ne örnekler görürdüm.

yani demem o ki sağlık konusunda bu işin medenisi geri kalmışı vs. olmaz. sanki suudi arabistan, katar, somali (gerçi bunların takacak maskesi de olmayabilir de konu bu değil) "maske maske" diye bağırıyor da almanya, abd, italya "ne maskesi yaa koy götüne" diyor.

cidden garip bir bakış açısı.

Youtube videolari

Pintereste de bakabilirsin. Giysi dikmeden önce küçük parçalarla başlayabilirsin.

Bi Değişik Dikiş Okulu'na muhakkak bakın.

benim de ara ara böyle girişimlerim oldu. Kendime çok fazla beli lastikli kloş etek diktim, dikebileceğin en kolay şey. Öncelikle dikiş makineni iyi tanıman gerekiyor. Bilen birisi olsa çok iyi olur ya da youtube videos. Elinizin alışması için küçük parçalarla bol bol dikiş yapın.

İkincisi kalıp olayı. En sıkıntılı, olayın bittiği kısım bu. Hazır panatolon ve tisörtlerden falan çıkartanlar oluyor youtubeda ama ben asla beceremiyorum. Hele kol falan imkansız geldi bana. En son kolsuz bir üst dikeyim dedim göğsün hemen altında bitince bıraktım tabi:) Yani kalıp öğrenme üzerinde çalışmanız lazım bol bol. burda dergisinin hazır kalıpları oluyor, onlarla başlayabilirsiniz. Deneye yanıla dikmeye başlarsınız.

Ayrıca istanbulda mısınız bilmiyorum ama fatih çarşamba pazarı kumaş bakımından hem acayip ucuz hem de acayip çeşit var. Gitmenizi öneririm kesinlikle.

Koltukaltından, alından vs yapılan dış ölçümler için normal.

benim de işyerine girişte 35 küsür çıkıyordu hep. hatta bir gün 34 küsür çıktı, abi ölüyorum mu ben noluyor dedim. alından ölçüyordu, bu sefer bilekten ölçtü 36 küsür çıktı. açıklaması ne bilmiyorum ama.

Angelus hocam: Yok bunlar şu kızılötesi el cihazıyla bilekten falan yapılan ölçümler.

O tip ateş ölçerlerle benim de 36dan yüksek çıkmadı, yaz sıcağında bir saat yürüdükten falan sonra bile. Ben hep sıcaklığımın yüksek olduğunu düşünürdüm, sıcağı sevmem. Dış mekan sobalarından falan nefret ederim, kaloriferden rahatsız olurum.

Tamam hepsi için öyle, anüs yoluyla ateş ölçümü yapılmadığı sürece bir derece civarı düşük sonuç verir.

o zaman her yerde bas bas bağırıyorlar "38 görürsek almayız ihbar ederiz" falan diye. o zaman kimsenin 38 çıkmaz ki. amma saçmaymış.

Uygun koşullarda yapılmamış bir ölçüm zaten sağlıklı bir sonuç vermez. Yani düşük çıkan ölçüm kesin doğru olmayacağı gibi yüksek çıkan ölçüm için de kesin doğru diyemeyiz.

Agizdan yaptigim olcumlerde 35 civari cikarim ben de, hic sorun olmadi. Doktorlar da hic uyarmadi su ana kadar. Ben de cok usumem bu arada.

sen bizi gömersin

her mülakata takim elbiseyle gidilmez, nasil bir is? banka ya da avukatliksa tabi ki ama yazilimcilikta olmaz mesela.

fiyat bilmiyorum ama network, sarar vs bunlarin outlet magazalarina bakabilirsiniz

yeni mezun için pahalı bir takıma gerek yok. işine girince alırsın iyisini. orta düzey için sarar network çok pahalı gelir. bence altınyıldız ve hatemoğlu tercih edilebilir.

hatta daha ucuza getirmek isterseniz bulunduğunuz ilin avm dışı giyim mağazalarında da uygunlarını bulabilirsiniz.

@kuehles uzman yardimciligi.

@iddaaci tesekkurler yakinimdaki avm de dediginiz magazalar vardi bakacağım. avm dışı yerlere gidip bakamam ama bu dönemde hem corona var hemde aracım yok

Şu anda Damat'ta inanılmaz indirim var. Fit bir vücudun varsa direkt git Damat'tan al derim.

Devlet kadrosu veya kurumsal bir firma mülakatı ise al siyah bir takım elbise bulunsun dolabında. İleride çevreden nikah düğün oldukça giyer paralarsın zaten.
Yaşadığın şehirdeki outlet avmlere bak derim Damatın modelleri güzel oluyor.

altınyıldız fiyat performans olarak iyidir, üzmez. öncelikle oraya bak.

indirim olmadığı müddetçe network, sarar ilk takım elbise için pahalı olur.

kravat için düz şeyler tercih et. örgülü mörgülü, ya da parlak sentetik şeylerden uzak dur. Takım elbisenin rengiyle benzer tonlarda olması yeterli. Siyah takım alıyorsan düz siyah bir kravat yeter.

bağcıklı rugan bir ayakkabı da bakman lazım. derimod f/p olarak iyi olur ayakkabı konusunda. gidip flodan falan bakma ayakkabıya.

Takım elbise demek sadece ceket ve pantolon. Gömlek, kemer, kravat filan genelde ayrı almanız gerekiyor ama bazen kampanya ile birlikte de satıyorlar.

Sarar, Beymen, Damat pahalı genelde. Altınyıldız, Hatemoğlu normal, Kiğılı normalin biraz üstü. Süvari daha ucuz.

Kampanyaya denk getirmeye çalışsan iyi olur. Outlet mağazaları da daha ucuz oluyor.

Ayrıca Altınyıldız fiyat/performans için +1. Yün oranı hakkında da nasıl olması gerektiğini araştırın isterseniz.

Siyah düz takım elbise alın, zaten her yere giyersiniz. Düğün, iş görüşmesi vs.
Bütçeyi zorlayın, oluyorsa Network veya Altınyıldız.
Sonrasında 10 sene giyersiniz. Üç tane ucuz takım olacağına bir tane düzgün olsun.

Takım elbise kadar fiyatı ve kalitesi, oturuşu ve şıklığı paralel artan başka bir şey yok.

10 kere okudum anlamadim acikcasi

İlaç grubuna göre değişir mi bilemiyorum, ben geçen gün bir duyuru açmıştım reçetesiz ilaç alınabiliyor mu napicaz diye önceden alinmayanlar da alinabiliyormus denilmişti cevaben.

Arkadaşınız sırf bunun için gelecekse eczaneye gidip ya da arayıp, durumu anlatıp sormanız daha garanti olmaz mı?

Kanser ilaclari genelde turkiye’de bile bulunmayabiliyor ya da raporlu olanlara ayrilmis olabilir. Gelmesi uzun surebilir vs.

Eczacinizi arayip sorun mutlaka. Kanser olan arkadasin recetesini de yaninda getirsin her turlu.

reçeteli satılan bir ilaç ise reçetesi olmadığı için alamaz. Nereli olduğunun bir önemi yok.

@oscar yabancı uyruklu arkadaşım türkiyeye gelecek. Geldiği zaman da başka arkadaşı için bir kanser ilacı alacak türkiyeden. İlac için rapora gerek görülmediğini biliyorum ama reçeteyle verilip verilmediğini bilmiyorum. Yabancı ve başkası adına bir ilaç alabilir mi onu soruyorum.

@encokbeni
Yok hayır, ilaç için gelmeyecek, benim için geliyor. Geldiği için alacak.

@kuehles esasen önceden antalyadan başkalarına da aldırmış aynı kişi

Edit: ilaç “normal reçete” “reçeteli satılır” ve “ beyaz reçete” olarak geçiyor. Buradan bir sonuca varılır mı bilmiyorum.

Edit2: eczaneye sordum. Reçetesiz de satılıyormuş.

Agir olur

Tavuk suyuyla pilav olur, heba etmeyin suzeceginiz su icin guzelim tavuk suyunu.

Mantik olarak olur ama.

ben çektirme makarna yapıyorum, tavuk suyunu makarnaya ucu ucuna yetecek kadar hazırlıyorum(tavuk haşlarken yani ona göre koyuyorum su miktarını)

sonra aynen makarna yapar gibi tavuk suyunu kaynatıp içine makarnaları atıyorum, başında bekleyip sürekli karıştırıyorum, pişiyor ve yarım su bardağı kadar su kalıyor. genelde onu da süzmüyorum öyle yiyorum, çok lezzetli oluyor ama ağır tabi. arkadaşlara katılıyorum o bakımdan.

çektirme makarna dememin sebebi tavuk suyunu kontrollü olarak çektiriyorsun işte.

Bir santimdeki çözgü ipliği adedini belirten tel sayısına bakın. Bazı markalarda xx tel diye yazıyor. Tek başına yeterli değil ama görmeden anlayabileceğiniz tek yöntem bu.

Genel olarak marka-fiyat da bakabilirsiniz. 50-60 liralik nevresim %100 pamuk olsa bile kiytirik olur genel olarak.
Depik’in dediginin ingilizcesi thread count (belki ing yazan paket olur vs)

Pamuk saten cok guzel olur mesela.

H&M'den 3 takım kullanıyorum 3 yıldır değiştire değiştire, eskimedi bile çok memnunum.

Us polo assn çok güzel. Evlenirsem çeyizime koyarım

internetten alacaksanız indirimde madame coco veya english homedan alabilirsiniz. ben aldım memnunum. internette çok ince dedikleri çarşaflardan da aldım, pamuklu ve ince evet ama ince olmasından kaynaklı bir sıkıntı da yaşamadım.

tac'ın pahalı nevresimleri bayağı iyi oluyor. Tavsiye ederim.

Jabra modelleri

www.hepsiburada.com şunu bimden 50 TL ye falan almıştım. Çok çok iyi çıktı tavsiye ederim.

biri 500 ml diğeri 850 :)

@ala09 içerik olarak sormuştum.

Trendyol’da la roche posay’in filan hic olmayan urunleri satiliyordu, ben olsam oradan almam.

Bize köyden geliyor ama markettekiler arasında denediklerim içinde f/p oranı en iyi olan bence Kebir marka. Zaten Vakfıkebir'de bir kooperatifin ürünü.

Edit: @1917 sağolsun düzeltti, Kebir marka kooperatif değilmiş. Ben yanlış biliyormuşum.

Tire Süt Kooperatifi. Migros'ta oluyordu.

VK de bir ara katki maddesi vardi (renklendirici) eger hala oyle ise alinmaz bence

www.ofsut.com

of-trabzon dan geliyor gayet başarılı.

itimat süt ürünleri dükkanlarından da alabilirsiniz.

nevigurme.com
Algündüz marka tereyağı

Kebir marka kooperatif değildir.bunu demeye geldim.

benimkiler the istanbul butcherdan aliyorlar, cok da memnunlar. anadolu yakasi cemil topuzlu cad, beyaz firinin orada.

En soğuk rüzgarlı havalarda bile güzel bir içlik beni sıcak tutmuştur. Rusya soğuklarında bile aynısını yapmıştım.

Hocam tam açık yarama tuz döktün valla. Birebir aynı sorundan muzdaribim. Alta north face içlik + eşofman, üstüme decathlon'dan termal içlik + bisiklet montu aldım ama düz yolda terliyorum, rüzgarda üşüyorum, eve her seferinde mutlaka burnum akarken giriyorum. Sonuç olarak kışın bu işin bana göre olmadığına kanaat getirdim.

Ankara'da arada bir soğuk moğuk demeden motora biniyorum, termal içlik, kot ve mafsallı uzun dizlikler baya iyi tutuyor. Üst taraf üşümüyor ama eve geldiğimde sıcak suyun altına girmeden ısınamıyorum.

Under armour içlik, uzun kollu bisiklet forması, decathlon bisiklet ceketi yetiyor 10 dereceye kadar. Daha da soğuklarda bir kolsuz içliğim daha var onu giyiyorum ama çoğunlukla yukarıdaki gibi.

Alttan da kışlık tayt yeterli oluyor.

Ayaklarım çok üşüyordu onun çözümü de ayakkabı kılıfı oldu terliyor bile artık ayaklarım havaya göre.

Mutlaka rüzgarlık veya rüzgar geçirmeyen bir mont. İçinize de ter tutmayan hızlı kuruyan bisiklet forması, çok soğukta ayrıca yine ter tutmayan içlik giyebilirsiniz. Rüzgarlık fermuarlı olmalı duruma göre terlememek için havalandırabilmelisiniz.kafa için buff üstüne kask. Bacaklar için bisiklet taytı çoğunlukla yeterli olur. eldiven de şart.

Ne amacla bisiklet surdugunuze bagli. Ulasim amacli ya da soyle bi gezinme amacliysa normalde ne giyorsaniz onu giyebilirsiniz. Ben 4-5 dereceye dusene kadar normal kiyafet ustune deri ceketle gezen bir insanim, altimda ds kot olur genelde, bisiklete de oyle biniyorum.
Eger spor olarak yapiyorsaniz kendi giydiklerim:

Hava 5-6 dereceye kadar (ruzgar yoksa)

Incecik yun atlet (markasi has yun) (hizli kuruyor, nefes aliyor, islanmiyor)
-bu arada bir base layer daha olabilir, havaya gore-
Ustune nefes alan ince polar
Bu derecelerde ruzgar varsa ustume ruzgarlik da olan yagmurluk. (Ama bundan nefret ediyorum. Ruzgar gecirmeyen bisiklet yelegi siparis ettim ucuz bulunca, daha gelmedi)

Alta decathlonun en ucuz kislik kosu tayti, ayaga kalinca yun corap, merino yunu karisimli (ayaklarim usuyebiliyor)

Daha alt dereceleri henuz soyleyemeyecegim cunku kisin bisiklete binmeye devam etmeye bu sene karar verdim. Su ana kadar da 3 derecenin altina hic dusmedi henuz bindigimde.

Kaskin altina skull cap denilen kafayi saran kask alti beresi giyiyorum. (Bu 9-10 derece altina dusunce fix cubku kafasi terleyen bir insanim) ve benimki windproof, harika.

Elimde ince bir eldiven oluyor (goretex windproof) ama kis mevsimi icin yetersiz kalacak muhtemelen.
Boynumda buff oluyor, yanaklarimin alti usurse cekiyorum hemen biraz yukari.

Onemli olan gogsu korumak. Ruzgar icinize islemedikten sonra cok sorun degil soguk.
Bu arada ben de evde olanlarla idare ediyorum, sadece skull cap yeni ve aldigima cok memnunum. Kask takmiyorsani almak zorunda degilsiniz ama kask takin zaten.

Baktim kisin binmek hosuma gidiyor, o zaman biraz daha uygun kiyafetler toplamayi dusunuyorum tabi.

Knidos gezilir, baga gidilir, sakinligin keyfi cikarilir...

hiç bişe ölüdür ora.

dalis tabiki. detay istersen verebilirim.

Havaalanı duty free mağazalarından almadığınız (Yani 2. güvenlikten geçtikten sonra varsa duty free oradan) 100ml üzeri herhangi bir sıvıyı kabine sokmuyorlar. Bagaja verebilirsiniz.

100mlden buyukse kabine alamiyorsunuz.
Ancak havalimanindan alinmis ickileri kabine alabiliyorsunuz 100mlden buyuk olunca. Ama siz disaridan getirdiginiz ickileri iceri sokmaya calisiyorsunuz. Olmaz.

Zaten corona yuzunden oyle kabin bagaji filan da yasak, sadece el cantasina vs izin veriliyor.

rossmanda var uzerinde ucak isareti var hatta boyutlara gore satiliyor. buyuk bi siseyse karsilar mi bilemiyorum

www.rossmann.com.tr

valla hangi poşete koyduğun fark etmez, 100ml'den fazla ise kabine almazlar, yazık olur.

yukarıda yazmışlar kabin olmaz, alt bagaja vereceksin. bagajlara nasıl muamaele ettikleri malum, kilitli poşetten ziyade havalı-baloncuklu naylonla sarıp-hatta üstüste 2-3 defa sarıp-sonrada bavulun en ortasına kazak-çorap vs ile çevreleyerek koyacaksın. en risksiz yöntem budur.

Parkta bulusun, mesafeli sekilde yuruyun?

@kuehles ben de öyle düşündüm ama kendisi genelde dönüş biletini gece saatlerine alıyor. Hava buz gibi. Bir saat gezip hadi bye diyemeyeceğim muhtemelen..

Bulusmak isteyip istemediginizi anlamadim aslinda bu cevabinizdan sonra. (Soguk havayla ilgili yaptiginiz yorumdan dolayi bunu dusundum, cok bulusmak isteseniz (ve vakit gecirmeyi isteseniz) hava sorun olamzdi, 3-4 kat giyinirdiniz, termosa cay koyup cikardiniz vs, yani bu sorun olmazdi ozel bir durum yoksa)

Siz bulusmak istiyorsaniz sartlarinizi sayin, max 1 saat, disarida, mesafeli... vs diye ve kisi kabul ederse bulusursunuz.

mümkün

Mümkün tabii ki. Pasaportunuz kayboladabilir, sadece dolması aradaki ilişkiyi sağlamaz.

Bizim pasaportun bitimine 4 sene varken 5 senelik vize vermediler, 4 senelik bastilar. Hatta pasaport bitiminden 3 ay once bitiyordu vize tarihi de.

Vermeyebilirler yani.
(ABD sanirim veriyor ama)

ben ABD'den bitisine 1 yil kalan pasaportla 10 yillik vize almistim.

pasaport suresi bitince yeni pasaportla birlikte vizenin oldugu pasaportu da tasiyorsun.

Cevaplardan da anlaşılacağı üzere, ülkeden ülkeye ve hatta vize memurunun görüşüne göre durum değişiklik gösterebilir.
Kısa cevap: bazen mümkün.

Ulkeden ulkeye degisir.

Amerika basar 10 yilligi gecer,
Kanada pasaport bitis tarihinize kadar verir,
Schengen pasaport bitis tarihinizi dikkate alip ona gore verir buyu olasilikla gibi gibi...

doktor ucretleri otomatik kesiliyor maastan, eczaneden belge, fotograf ya da ekrana bakmayi rica ederseniz gorursunuz ya da edevletten bakiniz

Eczacinin yapabilecegi bir sey yok burada... devletin olayi zaten eczaciyla vatandasi karsi karsiya getirmek. Hastanenin masrafinin eczanede kesilmesi cok sacma cunku, saglik sistemi bedava illuzyonu biraz da.

Bu arada 29tl cok hakikaten, Katilim paylari birikmis olabilir belki.

Eczanede ödediğimiz fark ücretini maaştan kestirme imkanımız mi varmış? Geçen cüzdan yanımda değilken para olmadığı için vermedi eczacı ilaçları. Ben de alamadım.

eczacilarin isi cidden zor, kizim icin gecen sene bir ilac yazdirdik almaya gidince cok fazla bir rakam cikti, dokum istedim; verdi. baktim 5-6 ay once gittigimiz devlet hastanesi katilim payi vb filan bir suru baska sey vardi (normalde ozel saglik kullaniyoruz ama tatilde ozel hastane olmadigi icin acil bir durum icin gitmistik)

bazı ilaçlarda bu durum sıkça yaşanıyor. eczacı bildiğinden sormuştur zaten. sgk üzerinden alınca katılım payı ilacın kendi fiyatından yüksek çıkıyor.

"türkiyede sağlık hizmetleri bedava" cümlesindeki bedava bu ve bunun gibi daha bir çok şey aslında.

Aile hekimine bahsedin, o tahlilleri ister ve neden seker hastaligi suphesini dusundugunuzu dinler. Ilk sonuclara kendisi baktiktab sonra gerek gorurse dahiliye ya da endokrinolojiye gitmenizi soyler zaten.

Şeker ölçümünü eczaneler de yapıyor ama kendi başınıza şeker ölçüm cihazı almanız değerler hakkında fikir sahibi olmadan işe yaramaz. Aile hekimi veya dahiliye de basit kalabilir. Üniversite hastanelerinde "endokrinoloji" bölümüne gitmeniz lazım. Sandığınız belirtiler direk şeker hastalığı olmayabilir.

Ayakkabıcı halleder bunu. Benim spor ayakkabılarim da böyle. Ama üç ay erken bir süre.

Ayakkabiyi cekecekle giyiyorsaniz oluyor, kullanici hatasi.

Ve ayakkabiyi elbette her gun giymemek lazim, bazi noktalar digerlerinden daha hassas sonucta.

Benim ayakkabılarımın ilk gittiği yer. Ama benimki biraz daha iç alt kısımda kalıyor. Bir ayakkabı satıcısı bağlarını sıkı bağlamıyorsan ayakkabı büyük geliyorsa oluyordur tipi şeyler söylemişti.

Ne yapıyorum kısmına gelirsem bir tamircim var, ona götürüyorum, o kısmı en belli olmayacak şekilde bir ince deriyle falan kaplayıp hallediyor, çünkü benimkilerde artık süngerler falan dışarı çıkmış oluyor. Yani harika olmuyor ama yine de yıpranmış halinden biraz daha iyi oluyor. Ve ilginçtir onun yaptıklarında aynı durum oluşmuyor, şu an fark ettim.

çekecekle giymediğiniz için oluyor +1.
eşim parmakla kancalayıp giyer, ben çekecekle/keratayla giyerim. onun ayakkabıları 2 ayda bu hale gelir, benimkiler yılarca sapasağlam durur.

Çekecekle giyince de oluyor.

Ayakkabının kalıbı sana uygun değil ve biraz büyük olduğu için bu olur

Freebird haklı, benimkiler de biraz büyük oluyor, ama bir ufağı da ayağıma olmuyor. Büyük geldiği için sürtünmeyle aşınıyor herhalde.

Sol ayağım diğerine göre daha hacimli diye düşünüyorum (küçük bir sakatlanmadan dolayı). Bu yüzden de sol ayakkabı daha az aşınmış olabilir (ayakkabı daha sıkı olduğu için).

Bu arada, geçen hafta yürüyüş analizi yaptırdım (uzman tavsiyesi sonrası) ve sol ayağıma daha çok yüklendiğim ve bazı basış sorunlarım olduğu ortaya çıktı. Tabanlık önerildi ve birkaç gün içinde kullanmaya başlayacağım. "Şimdilik" size de test yaptırmanızı ve tabanlık kullanmayı öneriyorum.

Önlemler artırılır ama ben artık ilk dönemdeki gibi etkili önlem alınacağını sanmıyorum. Ölen öldüğü ile kalacak. Ekonomiye verdiği tahribat nedeniyle önleme yanaşmıyor yetkililer.

Resmi dairelerde (mesela belediye binaları, adliyeler) memurların bir kısmı maskesiz çalışıyor.

İnsanlar "yiyorum/içiyorum ben ya" diye düşünerek açık-kapalı her yerde maskesiz takılabiliyor. Yemekleri bitenler 15 dk. çay molası verip laklak yapıyor.

Hele o sigara içenler yok mu? Ne desem az kalır.

Sigara tamamen yasaklanmalı. Bkz. İsveç ve Finlandiya'nın yaklaşımları. İsveç 2025, Finlandiya ise 2030-2040 yılında tamamen sigarasız ülkeler olmayı hedefliyor.

www.dw.com
savutonsuomi.fi

dün beni partiye çağırdılar. ingiliz bir kızın doğum günü partisiymiş. hello, corona?? dedim ama ben gitmesem de parti yapıldı. aşı gelecek 2021 Mart gibi. o zamana kadar önlem alınacak ekonomi kalmadı. insanlar da artık umursamıyor.

büyük ihtimalle artirilmayacak, ekonomi nanay çünkü.

önlem alırmış gibi görünen önlemler alınacaktır. sigara yasağı, 65 yaş yasağı gibi.

ilk dönemlerde değil sokağa, apartmandan çıkmaya korkar, marketten aldığımız şeyleri silerdik. şimdi hiçbir şey yapmıyoruz. saldı millet.

Devlet neyi nereye kadar yasaklayabilir? Insanlarda bilinc ve sorumluluk da olmali bu konuyla alakali ve bundan yola cikarak nasil davranmalari gerektigini bilmeliler.

Turkiye’de yasayanlarin cogunda bu yok. Yasaklanana kadar ya da ceza kesilene kadar herkes saldim cayira, mevlam kayira modunda. Kimse yokken cogunlugun yola cöp atmasi gibi.

Birey olma bilincinin eksik olmasiyla da alakali.
Bu arada ben de cok sert kurallar destekleyicisi degilim, surekli izolasyon halinin cok kotu olacagini dusunuyorum. Ya da dukkanlarin kapanmasi, sokaga cikma yasaklari vs benim gozumde asiri onlemler. Lakin kimse kendiliginden hicbir sey yapmadigi icin turkiye’de (yanlis oldugunu bildikleri halde yanlis olabi yapmaya devam ediyorlar) devlet bir sey yapmayinca fena saliyor millet.

Mesela her dukkan maske kuralini ve max musteri kuralini uygulasin, garsonlar maskelerini duzgun taksinlar vs, insanlar toplu tasimada, kapali alanlarda sorumlu davransin, boyle sacma parti marti zaten olmaz.

Ne faydası var?
Eninde sonunda virüsü kapacağız.
Maske takan da kapıyor, takmayan da. Hatta takanlar daha çok kapıyor nedense.
Neyse sonuçta yaşa hayatını. boşver.
Şunu da unutma: maske takmadığın için de, takmayı histeri derecesinde savunduğun için de çok akıllı veya zeki olmuyorsun. Maske takmayanları asalım keselim diyen takıntılı tiplerden olma. Beyne oksijen gitmeli. Gerekli çünkü.
Ana akım medya veya sosyal medya ile güdülmeyen insanların olduğu, bol oksijenli, paranoyasız, sağlıklı bir ortamda güzel bir yaşam dilerim.

Bkz. bir üstteki yorum.

Böyle bir durumda maske takmayan (veya benzer şekilde risk yaratan) kişilerin ağır şekilde cezalandırılması gerekiyor (para veya hapis cezası).

kesinlikle yaptır ihtimal yüksek.
edit: ama birkaç gün bekle yoksa negatif çıkıp seni yanıltabilir bir süre mutlaka izole et kendini.

hocam 14 gün karantinada kalacaksın. hemen test olduğunda false negative çıkma ihtimali %50. negatife de güvenme kendini takip et derim.

test yaptırmana gerek yok,
pozitifmiş gibi 14 gün karantinaya al kendini tamamdır.

Once kendinizi karantinaya alin, daha dun olmus, is yogunlugunda hemen arayamayabilirler. Bilincli vatandas olarak kendinizi en az 10 gun izole edin ve gozlemleyin.
Belirti gosterirseniz o zaman diger adimlari atarsiniz.

yüksek. test yaptırın.

geçmiş olsun.

Hes uygulamanıza bakin, sizi temasli bildirdilerse ve sisteme girildiysr 14 gun zorunlu karantinaniz baslamistir. Uygulamada yaziyor mu bu durum kontrol edin. Buna gore isiniz vs varsa rapor almanjz vs gerekecek evde bekleyin belirti cikarsa teste gidersiniz. Erken gittiginizde sonc alamayabilirsiniz.

testin güvenilirliği düşük. devlet semptom yoksa test yapmıyor zaten.

bu şartlarda ancak özelde yaptırabilirsiniz. ama o da sizi yanıltabilir.

semptom göstermiyorsanız panik olmayın ve karantinada kalın. vitamin takviyesi almanız yerinde olur. D vitamini, magnezyum ve C vitamini. kendinizi çok yormayın, stres yapmayın.

Test hemen sonuc vermiyor yaptirdiktan sonraki 5. Veya 6. Gunde tekrar yaptirin

arkadaşım test yaptırdı negatif çıktı ama durumu kötüleşince akciğer filmi çektirdi.
film kovid ile uyumlu çıktı.
teste güvenmeyin yani.

istanbulda 10k kazanan biri icin almanyada 2.3k az. idealindeki iyi hayati surmek surada kalsin pisman olursun.

istanbul'da net 10 bin kazanana önerilecek para 2300 euro netten fazlası olmaz. ortalama normali 2000 euro'dur, 300'ü de ekstrası olmuş. ama bu demek değildir ki kabul et. istanbul'da 10 bin lira ile tutturduğun yaşam standardının yarısını zor yakalarsın berlin'de 2300 euro ile.

öncelikle cevaplar için teşekkür ederim
gelecek diğer cevaplara yönelik şunları hatırlatmak isterim.

bu ücret benim bu şirketten beklentim ya da tahminim. henüz netleşen bişey yok.
aylık 10k net değil, yan kazançlarla edindiğim ücret. 2,5kira. min. 1000 yemek/market alışverişi. faturalar, üst baş, beklenmedik giderler falan derken ay sonu zaten elime 1,5 -2 k falan kalıyor maks. hangi standart allaesen? :D

şirket amerikan şirketi ama konuşacak kadar almanca bilmiyorum,
aranan meslek kategorisinde olsam da deneyimlerim sebebiyle şu projeyi bana bırakın, sırtlar götürürüm, merak etmeyin diyecek bir durumda değilim ya da kendime az güveniyorum belki, bilmiyorum.

amacım 1 yıl içinde tr'den gitmiş olmak.
Ek olarak şu an doktora yapıyorum. Tez aşamasında gitmiş olmayı umuyorum. ha ama oralarda ünivde bir pozisyon kısa vadede bence zor.
bu soruyu da genel bir fikir alış verişi olsun diye açtım.
yani mesela hangi şartta hangi şehirde kaç liraya okey demeliyim?

mesela başka hangi avrupa ülkesine başvurabilirim.
us ve canada uzak.
iskandinavyaya iklim nedeniyle bakmıyorum.
uk'nin zaten kendi durumu belli değil, talibi çok ve diğer rakiplerle yarışacak potansiyelim var mı bilmiyorum.

NE YAPSIN BU KARDEŞİSİNİZ :D

Gelen her cevaba kalpten teşekkürler bu arada.

10 lira'dan kala kala ay sonuna 1.5-2 lira bırakabilen hayat standardından bahsediyorum zaten :) saving oranı yüzde 20'nin altında olan bir ekonomik birey için avrupa'nın hiçbir yerinde yaşamak kolay değildir. yaşanır, ama tüketime harcanan pek çok kalemin ya üstü direkt çizilir, ya da daha küçüğüne/kalitesizine ok denmek durumunda kalınır. naçinazene.

Berlin'den cok daha ufak bir fransiz sehrinden (300 bin kişi falan).
Bütün kariyerim 3.5 yıl falan. Net 2600 euro kazaniyorum.
Kısacası xportant gibi; seniora o parayı veren sirket dandiktir. Ha ya da senior degildir pozisyon?
Süper hayat olmaz da normal bir hayat olur. Iki uc sene disinizi sikip baska yere geçersiniz.
Yani Avrupa'ya kapağı atmak için dusunulur. Biraz parayi kullanmayi öğrenirseniz kenara para da kalir. Ben 2600 euro ile esimin masraflarini da karsiliyorum, araba kredisi, onun egitim kredisi, benim egitim kredim derken elime 200 euro civari kaliyor. Sizin aslında para bile ayirabilmeniz lazim ama senior dediginiz icin dedim az diye.

istanbul'da 10k kazanan adama niçin 2.3k euro net verilmesi normalmiş?

istanbul'da 10k net kazanarak;
iyi bir binada en az 2+1 (istersen 3+1) dairede yaşayabilirsin, üstüne araç kredisiyle araç da alabilirsin. kalan parayla da yaşarsın.

berlin'de 2.3k euro net maaşa;
1+0 daire bulursun, veya paylaşımlı bir evde kalırsın. araç taksidine falan da giremezsin.

hayat kaliteni dramatik bir şekilde düşürmüş olursun yani.

yurtdışına gidecekseniz, hayat kalitenizi artırmaya gidin. sürünmeye değil.

2300 eur sana yeter. 700 paylaşımlı eve verirsin, 300 mutfak masrafin olur. 100 eur da faturaların olur. Kalanı senin ister biriktir ister harca. Türkiye de 2 bin TL kaliyorken burada 1000 eur atabilirsin kenara.

Biz 4 kişi mutfak masrafı 500 eur yapiyoruz maksimum. Dışarda yemiyoruz ve çok güzel para kalıyor kenara. Araba bile aldık hemen.

yine herkes kendi söylemek istediğini söyleyip çıkmış.
soru Berlin'de ne kadar paraya yaşanır gibi birşey.
bence senin standardında biri için (yeni mezun değilsin, deneyim var, aranan mesleklerden) berlinde 3k-3,5k. ama gördüğüm 3k üzeri neti çok az kişinin alıyor olduğu.
bol şans.

yani yasamasina yasarsin ama oyle bir yasam icin berlin'e gelmiyorsun, buna emin ol.

ben de almanya'ya ilk geldigimde minimum blue card ucretine gelmistim(o zamanlar 39k idi). ama ben dusseldorf'ta yasadim. mesela ev kiram 550 euroydu ve gayet rahattim.

su anda berlin'deyim. birisi bana 43k berlin teklif etse hayatta gelmem. bunu almanya'yi cok ama cok seven, berlin'den acayip mutlu biri olarak soyluyorum.

ustelik pozisyon senior gibi diyorsun. yani tipik yurtdisindan ucuz kalifiye eleman bulma hamlesi. yerinde olsam sirket 43k onerirse, berlin'e yetmeyecegi icin degil, bunu onerebilen bir sirket oldugu icin gelmezdim.

tecrubeni bilmiyorum ama minimum 55k'dan baslayan tekliflerle gel, kafan rahat olsun. hatta fintech filan olursa 60-65k bile isteyebilirsin.

berlin'de ev kiralari 1k ama o evlere basvuran binlerce kisi var. benim su anda esimin de geliriyle beraber iyi bir kazancim var ama 2 ay yeni bir ev aramakla gecti vaktim. kisacasi, ucuza evin talibi cok, pahali evler de cok pahali.

ayrica, cogu ev sahibi kira/maas oraninin 30%'ten(hadi 35% belki) fazla olmamasini istiyor.

gelmesine gelirsin ve yasarsin ama bundan ne kadar zevk alirsin emin degilim.

ayrica "istanbul'da net 10 bin kazanana önerilecek para 2300 euro netten fazlası olmaz. ortalama normali 2300 eurodur" diyen arkadasa da sevgilerimi yolluyorum. sanirim ben 4 yildir bambaska bir ulkede yasiyorum.

berlinde tercihine gore 800 ile 1300 arasi kira odersin. 400 euro market masrafi. 200 euro telefon internet elektrik ivir zivir. yani yasatir, orta halli tatilini de yapabilirsin, araba alabilirsin.

2300 berlinde orta halli bir maas. ne cok ne az.

burada bakman gereken potansiyel olarak ileride alacagin maas ne olacak. almanyaya disaridan gelen kalifiye kisiler icinde bu civarda rekabetci bir maasla calismaya baslayanlar oluyor. doktor bile olsa bu rakama calismaya baslayanlar var. ama bu potansiyeli yuksek kisiler biraz ortama adapte olunca, almanca ve ingilizcede kendini gelistirince, ve gerekli baglantilarini kurunca baska firmalara gecip hizla maasini 3000-4000 euro araligina cikartiyor. 4000 euro da berlinde iyi bir maas diyebilirim.

Burada yazılanlara bakma, Berlin'de 2.3'e mis gibi yaşarsın. Kiralarda öyle dendiği gibi bin falan olmak zorunda değil. Benim kuzenim Berlin'de 1+1 daireye 450 euro veriyor. İlla Kruezberg'de Mitte'de yaşayacağım dersen tabi fiyatlar daha yüksek olur (ki benim arkadaşlarım Kreuzberg merkezinde (kotti) bile 1+1 daireye 1000 euro civarında para veriyorlar). İstanbulda illa Moda'da ya da cihangir'de yaşayacağım dediğinde de fiyatlar daha yüksek oluyor.

Üstelik Berlin'de hayat çok daha ucuz, yukarıda bir arkadaş Düsseldorf'la karşılaştırmış, iki şehre de her yıl düzenli gittiğim için çok rahat söyleyebilirim ki Berlin'de dışarı çıkıp yiyip, içmek çok daha ucuz Düsseldorf'a göre.

Fransa'da küçük yerde daha çok alıyorum diyene de bakma, Fransa'da süpermarketler nerden baksan %25 daha pahalı Almanya'ya göre, maaşlar da ona göre daha yüksek doğal olarak.

Ayrıca @emrahday'in dediği çok doğru. Bu teklife atla git. Senin için sıçrama tahtası olur, 1-2 seneye çok daha iyi maaşla çalışmaya başlarsın.

cok ozur dileyerek noluyo yaa'ya cevap vermek istiyorum, cunku soylediklerinin hic katilamadigim birkac noktasi var.

eger berlin'de 1+1 eve 450 euro veriyorsaniz bunun birkac nedeni olabilir. ya cok uzun yillardir ayni evde kaliyorsunuzdur ya orasi berlin degildir.

ayrica her ne kadar kreuzberg'i genel olarak cok sevsem de kotti'de 1+1 evin 1k olmasinda sanirim sadece ben bir absurdluk goruyorum.

kendisi de dusseldorf ile berlin'i kiyaslamis ancak bir ulkede yasamak ile turist olmak arasinda daglar kadar fark var. buyrun numbeo mesela: www.numbeo.com

kendisi turist oldugu icin tabii ki disaridan yemek yemis ve pahali oldugunu hissetmistir(ki kendisine katiliyorum). ama burada yasayinca disaridan bir turist gibi yemeyeceksiniz. ana gideriniz kira ve market alisverisi olacak ki berlin'de bariz daha pahali oldugu gozukuyor. ben dusseldorf ile berlin'i kiyaslarken hayat standardi vs maas ile kiyasliyorum ve ortalama alim gucunun birbirine yakin oldugunu soyluyorum. dolayisiyla dusseldorf'tayken ben o maasi alirken, ayni hayat standardina erismem icin berlin'de bir tik fazla almam gerektigini soyluyorum.

katildigim tek nokta da sicrama noktasi olmasi. gelirseniz eh iste bir hayatiniz olur, bir sonraki iyi maasli ise gecinceye kadar(psikolojik rahatlik, ozgurluk gibi kavramlara paha bicmiyorum tabii ki)

agresiflik derken beni kastetmiyorsunuz umarım :D hahaha
bence de henüz bişey net değil.
iş başvurusu yaparken güncel koşulları sağdan soldan takip edebiliyorum zaten o nedenle 1k kiralardan söz edebiliyorum.
amacım ortamı germeden olabildiğince çok sesli bir fikir alışverişi yapmak. herkesin farklı avrupa şehirlerinde farklı koşullarda yaşadıkları deneyimleri görmek.

@xportant bana mı agresif diyorsunuz bilmiyorum ama ben Paris'te yaşıyorum, üzerine Berlin'de hem yaşadım, hem çalıştım. Düsseldorf'ta da yılda toplam bir-iki ay kalıyorum annemin orada yaşamasından dolayı. Şu an ikinci evim diyebilirim. Bu yüzden üç şehir ve iki ülke arasında çok rahat karşılaştırma yapabiliyorum. Agresif bir şekilde yazmadım ama sizin diliniz bariz bir şekilde agresif.

@Tennen bana turist demişsiniz, ama "turist" en son olduğum şey buralarda :). Düsseldorf'ta birçok defa market alışverişi de yaptım, neredeyse Paris kadar pahalı geldi bana. En son daha Ekim ayında yaptım bunu. Berlin'deyse ne zaman alışveriş yaptıysam çok daha ucuza çıkıyorum. Kotti'deki bin euroluk(tam olarak 1100 euroluk) evde de ben kalıyordum, şu anda da eski ev arkadaşım kalıyor o yüzden birinci elden biliyorum.

Belki ben sürekli yaşamadığım için daha ucuz yerleri bilmiyor olabilirim Düsseldorf'ta, ama bunlar kişisel tecrübelerim.

@tennen, "istanbul'da net 10 bin kazanana önerilecek para 2300 euro netten fazlası olmaz. ortalama normali 2300 eurodur" görüşümde ısrarcıyım. 4 yıl önce 10 bin alıp 4 yıl önce 2.3 binin üstünde euro teklifi tabii ki alınabilirdi ama bugünün 10 bin tl'sini kazanan x meslek mensubu, avrupa'da 2 bin euro'nun üzerinde net teklifi alamaz. şöyle alabilir, sektörü buna uygundur. o sektör nedir IT ve mühendislik. bunun dışında beyaz yakalılar için diyorum, bugün 2300 euro'nun üzeri iş teklifini türkiye'de 10 bin üzeri alan senior'a önerirler.

@xportant, arkadaş sektörünü yazmış mı? "lafı çevirmek" filan çirkin bir ifade olmuş, saygılı olmaya davet ederim

Yalniz geliyorsaniz oldukca mantikli derim. 2.300 ile gayet iyi gecinilir. Iyi bir semtten kucuk bir daire 1.200 civari tutulur. Hayat cok daha ucuz oldugu icin, cok zorluk cekmeden gecinilir.Spora da gidersiniz, disarida da yer icersiniz, bir kursa da yazilirsiniz. Yiyeceginizi bio alirsiniz. Sosyallesmek vs. pahali degil zaten. Biriktirecek paraniz kalmayabilir ama.

(Cok genel konusmak gerekirse, 2.500 civari, master bitirmisler icin, giris seviyesindeki iyi isler icin verilir, aklinizda bir karsilastirma icin bu bilgi dursun. 2.300 ise Bachelor bitirenler icin diyebiliriz.)

Türkiye´nin durumunu goz onune alinca, dusuk de olsa buradan baslamak ve sonrasinda daha iyi kazandiran bir isi buradayken aramak mantikli.

"Berlin'den cok daha ufak bir fransiz sehrinden (300 bin kişi falan).
Bütün kariyerim 3.5 yıl falan. Net 2600 euro kazaniyorum.
Kısacası xportant gibi; seniora o parayı veren sirket dandiktir. Ha ya da senior degildir pozisyon?"=Fransa'da küçük yerde daha fazla aliyorum...

Belki gaza gelip okumadan gectiniz ama yazdigim ile anladiginiz alakasız. Senior pozisyon icin benim gibi bütün kariyeri 3.5 yıl olan birinden 300 euro daha az alacaksa o pozisyon ya senior degildir ya da sirket kötüdur.
Denildiği gibi insanlara bir sey bilmiyorlar gibi davranirsaniz alacaginiz cevap bu basliktaki gibi olur.

Senior icin o para cok az. Cok cok az. Logistics manager+1
Tannen +1

Eger amac sadece kapagi atmaksa berlinde ancak paylasimli evde kalip 2-3 sene disinizi sikabilirsiniz, o sirkete katlanabilirsiniz. Ama ben sizin yerinizde olsam 50-55bin brutten asagi gitmem.
Soyle diyim, ben junior olarak ilk senemi bitirdim daha, brut olarak size teklif edilen maasin az daha dusugunu aliyorum.
Boyle sirketlere firsat vermeyin, almanya’da o paraya kimse calismaz, boyle ucuz isgucu avliyorlar.

Millet kafa kol dalmış. Ben Yurt dışında yaşamıyorum. Yazdıklarım hava gazı. kusura bakmayın.
Bütün arkadaşlarım Yurt dışına kaçtı. Bulgaristan vatandaşı oldukları için vize mize zorlanmadan gittiler.

Hepsinin İstanbul'da evi , arabası vardı. İyi kötü beyaz yakalı işlerde çalışıyorlardı.Türkiye şartlarında iyi kazanıyorlardı. Hepsi mavi yaka amelelik işlerine düştüler. Ama hepsi mutlu. Hepsi çoluğun çocuğun hayatı kurtuldu diyor.
2 aile aynı evde kalan insanlar oldu. Bu insanların Türkiye'de evi yoktu, Apartmanları vardı.

Fırsatım olsa bende giderim . 3-5 sene hayvan gibi yaşarım. Ama çocuklarım kurtulur. Ama o fırsat yok.

Sizin soruya gelince. 10 bin güzel para 2,3 bin € kötü para. Tek tabanca adamsınız.
Gitseniz kötü yaşarsınız. Kalsanız 3-5 sene sonra ülke ne olacak .

ben cok daha başka bir yerden bakacagim duruma. kizim almanyada yasiyor ben de iş geregi yilda birkac kez almanyaya gidip geliyorum, en son gecen mart ayinda berlindeydim.

eger sehir merkezinde yasayayim mitte'de kalayim her yere yürüyerek gidip geleyim diyorsaniz söylediginiz kiralar dogru. kreuzberg son 10 yilda cok degisti, hipster mekanı oldu, oralarda da ucuza ev bulmak zor olur. 45 dk. 1 saat tren yolculugunu göze aliyorsaniz ki bence mantikli istanbul kosullarini düsününce, cok ucuza cok daha rahat yaşarsınız. 800 euro kira üst limiti koysaniz geri kalani sizi yaşatmaya yeter de artar bile. berlin yeme icme restoran konularinda diger alman sehirlerinden daha pahali ama secenek de cok, cok uygun fiyata yemek yiyip alisveris yapacaginiz yerler de var.

ama asil mesele şu, her sabah bugun dolar ne oldu, rte bugun ne söyledi, hangi arkadasim hapse atildi, hangi yolsuzluk yapildi da cebimden para cikti, depremde koca apartmanlar yikildi hangi arkadasim altında kaldi derdi yaşamayacaginiz bir hayatiniz olacak. sokaklarda esnaflar bagirmayacak, trafikte bisikletle rahatca gezebileceksiniz, markette gördügünüz insanlar sizi tanımasa bile selam verecekler, bir kadın olarak gecenin bir yarisi istediginiz yere gideceksiniz, kimsenin sizi takmadigi, ne yaptiginiza aldirmadigi bir yerde yasayacaksiniz.

buradaki kosullarin dörtte birini öneren bir iş olsa bile gidin lütfen. burasi bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi, burada kaldikca hergün ölüyoruz.

@ycaycayca, @proteus
valla hay ağzınıza sağlık :D

diğer arkadaşlara da tek tek teşekkür ederim.
bu soruyu açma sebebim zaten herkesin deneyimlerini, fikrini öğrenmek.

gitme planında da amacım müthiş paralar kazanmak, bakmakla yükümlü olduğum birine para göndermek vs değil. bu maaş da şu an bir varsayımdan ibaret, piyasa nedir bunu öğrenmek istedim. kaldı ki yıllarca hep 2300 alacakmışım gibi bir durum olacağını da sanmıyorum. (ama bu da bir varsayım) almancam yok, yeni bir ülke; henüz network yok vs.

umarım daha iyi koşullar doğar, buradan yine konuşuruz.

Psikolog için bu kadar süre kafi mi bilmiyorum ama kendini rahat hissediyor muydun psikoloğla?
Bunun yanında o çözüm olmadıysa elbette bir psikaytr ile görüşmek faydalı olabilir.

Profesyoneli değilim bu konunun ama hem psikiyatr hem de bir dahiliyeci ya da endokrologa görünmekte fayda var bence.
Acil şifalar dilerim

psikolog bir arkadaşım, sürecin sağlıklı ilerlemesi için psikiyatr ve psikolog'a aynı anda gidilmesi gerektiğini, yurtdışında böyle olduğunu söylemişti bana.

@kisa

Süre yetersiz ama gittikçe "başarı" ölçütü haline geliyordum onun. Bir arabaya istediğin kadar bakım yap benzin yağ koy her bişeyi tamam olsun, aküsü boşsa o araba çalışmaz. O da hemen 1.5 saatte benim aküm dolsun da normal insanlar gibi hayata bağlı hale geleyim istiyordu. Bunu söyleyemedim de. Bitirdim.

Endokrin iyi fikir ama hastaneye gitmek istemiyorum... sağ ol.

@killerbee

Evet arkadaşın haklı, ama ilaç kullanmak istemiyorum, hoş bu aralar artık aklıma yattıysa da annem çok şiddetli tepki gösteriyor. Ben kavgadan yılmışım zaten bi de bunun kavgasını edemicem. Ama gerekirse edebilirim galiba. Bilemedim.

İlaca başlarsam bu 14. ilaçlı depresyon tedavim olacak.

@11111, demek istediğini anladım.
14. Kez ilaçlı depresyon tedavisi diyorsun. Yanlış ya da yanlış anlaşılabilecek bir cümle kurmak istemem. Daha önceki tedavilerinde hiç endokrine gittin mi? Gerçi sanıyorum ki psikiyatr bununla ilgili kontrolleri yapmıştır.

Sonuçta kendi kendine geçecek gibi değil anladığım kadarıyla. Bir şekilde doktor desteği şart. Benim aklıma bunlardan başka bir şey gelmiyor. Geçmiş olsun.

@kiyiya vuran dildolar

Biliyorum, ben de genç değilim zaten 39 yaşımdayım. Uzun yıllar geçirdim, yanlış tedavi uygulayan da oldu (günde 7 ilaç vermek gibi)(oha yani o nasıl şey), en son doktorumun tedavisi 3.5 yıl sürdü, iyiydim ve kontrollü bıraktım ama doktorumun istediği "haftada en az 5 gün 45'er dk yürüyüş"ü yapmadığım için olsa gerek bugün bu haldeyim. Zaten en zorlayıcı sorunum da bu. İstememek. Hayattaki en temel davranışları yapmamak, istememek... yapmamak işte. Ergen gibi. Sebepsiz değil elbette ama elimde olmayan bu tepki beni daha da çökertiyor.

@kisa

Endokrin sorunum ilk ergenliğimden beri hep oldu. Kimse de şifa bulamadı. Daha da tahlil mahlil ilaç milaç istemiyorum. İlla ilaç içeceksem tercihim prozac. En azından iyi hissettiriyor

Psikologunuzla anlasamamaniz normal. O yuzden oncelikle farkli psikologlar deneyebilirsiniz.

6-7 seans -eger psikologla anlastiysaniz- birakmak icin cok erken ki anlasamamissiniz, irrite etmis sizi davranislari.
Ayrica kafaniza gore prozac kullanmayin, psikiyatra gitmeniz gerektigini dusunuyorsaniz gidin ama

@kuehles blondes

Prozac doktorumun "sana en iyi bu yaradı" dediği ve gerçekten de en çok fayda gördüğüm ilaç. En son 3.5 yıl kullandım ve kontrollü bırakmış da olsam doktorumun dediği yürüyüşleri yapmadığım için (şu an yapacak halim de olmadığı için) bu haldeyim bence. Bitkisel hayatta gibiyim, harekete geçemiyorum. Doktoruma gidecek maddiyat da maalesef uygun değil. Bu bilgiye dayanarak başlayabilirim diye düşündüm ama ilaç kullanmayı seven biri olmamak kurtarıyor beni. İlla içeceksem elbette sorarım.

Emdr yaptır

@sta

Gidemem. Param yok. Yoksa doktorum beni 14-15 yıldır takip ediyor ve emdr yapıyor. Ama gidemem yani.

sta ve kuehles, sağ olun.

Devlet hastanesinde de emdr yapan doktorlar var

Sence gidilir mi bu dönemde?

Bi de hangi devlet hastanesinde hangi doktor emdr yapıyor nasıl bileceğim? 10 dk hasta dinlemek bile çok zor elde edilmişken nerde kaldı devlet hastanesinde emdr yapılsın...

Hem kötüyüm hangisine gideyim diyorsun sonra şuna git diyince param yok diyorsun, devlette ücretsiz var diyorum sence gidilir mi bu zamanda diyorsun. O zaman neden en başta psikiyatriste mi gideyim diyorsun? Kar zarar oranı yapıp gidilir bence. Akıl sağlığı yeri geliyor fiziksel sağlıktan daha önemli olabiliyor.

Devlet hastanesine gidilir mi dememin tek sebebi virüs meselesi. Yoksa emdr yapmış yapmamış diye bakmam, prozac yazar mısınız demek için bile giderim onda sorun yok. Ama sorun virüs olması. Emdr için hastaneye gitmem. İlacı satın alabiliyorsam yazdırmaya da gitmem. Sorun yok bence.

Bir de param yok'un anlamı param yok'tur. Yalan söylediğim fikrine nasıl vardığını anlayamadım. Param yok yani. Bu. Suç mu?

Ben suç mu dedim? O yüzden devlete git dedim. Virüs meselesi de dediğim gibi kar zarar oranını hesaplarsın ona göre karar verirsin. Çözüm bulmaya çalışan insanları da böyle terslemezsin.

Orada yazmışım "sence gidilir mi bu dönemde" demişim, neyi kastettiğim gayet açık, demek ki kar zarar hesabı yapmışım. Tersleyen sensin, tersledin diye ağlayan yine sensin. Goygoy yapma şurada.

Sen yazmışsın ben de cevap olarak “ Kar zarar oranı yapıp gidilir bence. Akıl sağlığı yeri geliyor fiziksel sağlıktan daha önemli olabiliyor.” demişim. Bence çok kötü durumdaysan gidilir ki belli ki kötü durumdasın
Goygoy yapmıyorum yardımcı olmaya çalışıyorum hala saçmasapan konuşuyorsun.

O dediğini bir sen düşünebiliyorsun sanırım, benim düşünme yetilerim iptal olmuş gibi mi geldi sana?

Evet

Yine de bir kan tahlili yaptırsanız iyi olur. D vitamini ya da magnezyum eksikliğiniz varsa bunlar da sizi çok depresif yapar. Türkiye'de D vitamini eksikliği çok ama çok yaygın.

D vitamini eksikliğinde, magnezyum ve C vitamini gibi bazı başka kritik vitamin ve minerallerin emilimi zayıflıyor. (tüm bunları internetlerde saygın kaynaklardan teyit edebilirsiniz.)

Tiroid değerleri de insanın modunu çok belirleyici.

Kesin tahlil yaptıramam diyorsanız, D vitamini ve magnezyumu abartmadan hemen kullanmaya başlayabilirsiniz. D vitaminini sabah almak daha çok işe yarıyor, magnezyumu da akşam yemeğinde almanız iyi olur.

Ve anlaşabileceğiniz, sizi dinleyen ve sizinle birlikte yürüyebilecek başka bir psikolog bulmanız çok iyi olur. Eğer tavsiye isterseniz özelden yazabilirsiniz.

Psikiyatrist icin de hastaneye gideceksin sonucta. Hastane dediler diye niye bu kadar sinir yaptin ki?

@fever

Çok teşekkür ederim, bu dediklerini yapayım. Psikoloğu bırakma sebebim biraz da maddiyat. Büyük kardeşimin acil bir sağlık problemini düzeltebilmek için kredi çekmek zorunda kaldım. Çekerken biraz daha fazla miktarda çektim çünkü başka acil öncelikler ihtiyaçlar tamiratlar var. Bunların ödenmesi de 36 ay boyunca bütçeyi çok sıkıştıracak. Dişçi masrafım zaten var oradan kısamadığım için buradan kısmak zorundayım. Ki zaten hastanelere girmeye çekiniyorum. Dediğin gibi destekleyeyim kendimi. Anca öyle olacak.

Yumurtaya filan alerjiniz varsa baska tip asi yapiyolar filan sanieim, biseyler var.

Zaten doktorun sizi bilglendirmesi lazim ya da form doldurtmasi lazim. Yapmazsa da orada sorabilirsiniz bu sorulari.

Bence olsun, en azından benim güvendiğim 3 farklı doktorun görüşü böyle. Yalnız seneye bu aşının 9’lusu gelecekmiş. İsterse onu beklesin. Zaten şu an gardasil aşırı zor bulunuyor. Ben kardeşim için alacaktım 25 gün falan sürdü yani aşıyı bulabilmemiz.

@irene aşıyı siz satın alıp doktora mı yaptırıyorsunuz? o kadar zor mu bulunuyor?

bu sene olup şu an ne varsa olup seneye 9lusunu olma durumu olabilirmi?

2014te de şöyle bir fb postu buldum. aşı öldürmüş bir kadını iddiası: www.facebook.com

Evet aşıyı ecza deposundan aldık, doktorda yaptırıyoruz. Evet cidden zor bulduk hatta doktor bulursan kendine değil kardeşine yaptır demişti. Öyle yaptım ben de. 9’lusu geleceği için sanırım gardasil yok şu an. Ama gardasilin içindekiler yeni gelecek aşıda da olduğu için bunu yaptırma, bekle demişti.

Ben yaptirmistim, doktoruma cok guveniyorum ve o da yasima ragmen yaptirmami tavsiye etmisti. Ama 10 yil filan oldu tabi.

O arada Gardasil 9 cikti, hala daha turkiye’ye gelemedi. (birkac yildir)
Pahali bir asi, 3 doz olunmasi gerekiyor. Bence yaptirsin ama gardasil 9 hele de bu kur durumuyla gelir mi bilmem

24 yaşındayım. Gardasil 3 yaptırdım. Ocak’ta son dozu olacağım. Eczane deposundan getirtmiştim. Bence İmkan varsa yaptırın.

Edit: Hayır pozitif değildim.

aşı olanlar pozitifken mi yaptırdı acaba, özel değilse yazabilirlerse sevinirim (yazmamış olanlar). arkadaşıma fikir vermesi için. özelden de yazabilirsiniz isterseniz.

Kardeşim de cinsel olarak aktif değil, 18 yaşından küçük.

bir sürü kötü şeyler de yazılmış. ölenler var. kanser olasığı arttırdığı da söyleyenler de var www.sgtreport.com
bunlara baktınız mı hiç. çok moralimi bozdu

ben 5 yıl önce yaptırmıştım. o dönemde gittiğim doktor yaptırmanın iyi olduğunu söylemişti. hatta cinsel olarak aktif olmadan önce yaptırmanın daha iyi olacağını belirtmişti.
fazlaca farklı görüş var, benim doktorlarım hep olunması yönünde kalmışlardı.
dokuzlusu geliyorsa tr'ye beklenebilir muhtemelen (eğer çok uzun sürmeyecekse gelmesi tabii).

@ananotherlife koruması 5 yıl civarı sürüyor sanırım.

Eczacilar odasi uzerinden halloluyordu diye biliyorum. Onun disinda posta yoluyla imkansiz.

Eger kendiniz organize etmek istiyorsaniz Yaninda getiren biri olursa (o ulkede satin alabilmesi icin de receteler, raporlar vs gerekir) ancak olur.

İnterrail grubunda paylassaniz belki biri getirir.

Eczacilar odasi ya da birligi uzerinden geliyor. Amerikada ise ilac biri alip getiremez receteli ise. Amerika yabanci recete kabul etmiyor. Siz dedigim kurumlar ile iletisime gecin

Sutu isitip sicak sutu muzla blendera atabilirsiniz

Blenderda önce muzu ezin, sonra üstüne sıcak sütü ekleyin. Böylce sütü daha kısa süre karıştırmış olursunuz.

@kuehles blondes @kobuzchu kiz; yaptım mis gibi oldu valla, teşekkürler:)

yalnız değil miyim? sevindim.

dun petrol ofisinde ayni seyi yasadim ve hemen yuksek mertebeli turev alarak analiz yaptim.
bizim gibi cok insan varmis. arkadaslar biz bildigin duymuyormusuz. bunca zaman dudak okumusuz.

Ben de yalnız olmadığıma sevindim. Bazıları maskeyi ağzına yapıştırıyor.

Özellikle kalabalık yerlerde çok zorlanıyorum.
Sadece duyarak değil dudak okuyarak ve mimik gözlemleyerek iletişim kurmaya alışmışız zor oluyor.

konuşulanları anlamakta zorlandığım gibi, duymakta da zorlanıyorum.
bazen birileri bir şeyler söylüyor da, duymayıp cevapsız bırakıyormuşum gibi geliyor.

Cok zorlaniyorum :(
Genelde karsimdakiler de zorlaniyorlar, bagirarak konusunca herkes de her seyi duyuyor dukkanlarda filan :(

uzaktan konusuldugunda anlamiyorum ben. gecen gun ben balkondayken (1. kat) asagida bir kadin bir seyler sordu yarisini anlamadim. gercekten ilginc ama duymayip dudak mi okuyormusuz gercekten bu zamana kadar bilemedim :)

çok sesli bir ortam olmadığı müddetçe anlıyorum ben. o kadar sıkıntı yaratmıyor bence.

Herkeste değil anladığım insanlar da var. Ama ben anlamadıkça ısrarla aynı ses tonunda konuşanlar oluyor onlara birkaç kere dediklerini tekrar ettirmek zorunda kalıyorum.

Beni anlamıyorlar.
Zaten tek düze bir ses tonum var , maskeyle tam boğuk oluyor.

Zor oluyor. Bu sebepten toplanti yaparken maskelerimizi cikarabiliyoruz (teams toplantisi).
Zaten Fransızcam super degil bir de bu eklenince iyice zorlaşıyor.

Ben de zorlanıyorum bazen. Normal düzende dudak okumayı çok yapıyormuşum bunu fark ettim.

Ben normalde de çok iyi duyamıyordum zaten maske bariyeri ile iyice anlayamaz oldum.

L ve R harflerini söyleyemiyorum, dolayısıyla maskeyle yabancı birine birşey söylemek eziyet haline geldi benim için, karşımdaki dediğimi anlayamıyor.

Zorlanıyorum. Dün Ielts'e girdim, speaking kısmında sinir bastı bu yüzden. Sorulan soruları duyamadım, tekrar ettirmek zorunda kaldım.

Bulunduğum ortam daha az kişiden oluşan sakin bir yer. Bu nedenle anlıyorum. Normalde duyma konusunda güçlük çekmeme rağmen.

Ben şüphe duymam ama ziynet eşya, değerli elektronik vs de çok bırakmam ortada.

Yapabilir. Kamera sistemi caydırıcı olabilir.

200-300 tl bandında ip kameralar var onlardan monte et bir tane kayıt yapsın sürekli hareket algıladığında mesaj falan atıyor sana

Ben duyardim kesinlikle. Degerli seyleri kilitli bir yerde tutardım kasa yoksa kilitlenebilen valiz gibi.

Kasa alırdım sizin yerinizde olsam

hafif ama çok değerli şeyleri ortada bırakmayın yeterli. bir şey olmaz.

Sonuçta insan oğlu çiğ süt emmiş çok da güvenmemek lazım ama hor da görmemek gerek sonuçta her insan bir değil iyisinde var kötüsü de sizin yapmamız gereken elinizden geldiği kadar tedbirli olmak ve tedbir almak .

Ben olsam eve sokmam evde yokken. Özel eşyalarını karıştırabilir, hırsızlık yapabilir. Bir sürü risk var

Kendi çalıştığı iş yerini soyan müdürler, yöneticiler varken böyle şeyleri her daim alt tabakadan ya da işçilerden beklemek haksızlık.
Böyle durumlarda baştan önlemini almalısın.

şöyle düşün, daha önce bir müşteri "kolyem kayıp, temizlikçi mi aldı acaba" demiş olsa ve kolye bulunamasa, sen sorduğunda "geçen hafta bir müşteri kolyesini kaybetti ama İspat olmadığı için temizlikçiyi suçlamak istemedik" diye sana söyleyecekler miydi? bence yönetimin cevabı önemsiz.

ortada bir şey bırakırsan, onun yok olma ihtimalini de göze alırsın. çünkü neden almayasın? odada kaybolduğunda çok üzüleceğin ve para edecek şeyler bırakmayıp, para falan hiç tutma. değersiz eşyaların zaten çalışma riski yok. tavsiyem "bu kesin paralıdır ama paraları saklıyordur" da dedirtme kimseye. yanında hiç nakit yokmuş gibi davran. ütü vs yaptırdıysan, "bankada 100 liram olcaktı, çekip vereyim yarın, yanımda hiç nakit yok" falan demekten bahsediyorum.

böyle yerlerde fazla pimpirik olurum gerçi. istersen daha rahat ol sen.

Kasa yok mu? Odadaki kasayi kullanin.

füsun moral oğuz. muayenehanesi var.
sebahattin yurdakul ve hasan yazıcı academic hospital'da. ben bu hocaların öğrencisi olan füsun hanımı tavsiye ederim.

Prof. Dr. Seval Pehlevan
Kiziltoprak Medicana’da, cok sempatik biri ve isinde de cok iyi

hasan yazici bu alanda duayendir belki en iyidir. ama randevu almak cok zor. bir arayin derim

Beni Prof.Orhan Aral tedavi etti, sahanedir. Yalniz Sislide idi o zamanlar. Hala devam ediyor mu, nerede simdi bilemiyorum.

cerrahpaşa romatoloji öneriliyor.

migrosun tam karşısındaki yoldan yukarı çıkarken sağ tarafta bisikletçi var. oradan kiralayabilirsiniz.

Yukarda bahsedilen yer Attila Bisiklet.

Ayrıca şurası da olabilir: istanbul Bisiklet Bike & Outdoor Kadikoy
Fenerbahçe, Lalezar Sk. 8/A, 34726 Kadıköy/İstanbul
(0216) 301 14 10
goo.gl

Kiziltopraktaki butun bisikletciler kiraliyor.

Velespit, hayat bisiklet...

Ios son sürüm mü?

Evet ios son versiyon.

Apple destek’e yazsaniz?

Telefon hafızası dolu değil. Support.apple’da yazılanlar da işe yaramıyor. Yazarım belki ama yine oraya yönlendirirler olmuyosa telefonu getirin filan derler diye düşündüğüm için yazmadım.

iOS son sürümde sağlık uygulamasında bazı mallıklar var. bende de aynı sorun vardı, saklama alanında da 1.5 tb yer kaplıyor gibi gösteriyordu. telefonu sıfırlayıp restore edince düzeldi.

sonradan hesap makinesi ve anımsatıcıların da aynı şekilde çalışmadığını fark ettim. 14.0.1'den 14.1'e update edince hesap makines ve anımsatıcılar düzeldi ama sağlık hala düzelmedi, son durum bu.

Sıfırlayıp restore etmediğin sürece düzelmeyecek.

kablolu alın şarjlı değil. delme işini de yaparsınız vida sıkma işini de.
attlas ve kl markalarını öneririm.

Çalıştığı sürece ufak tefek işlere yeter ama dediğim gibi, "çalıştığı sürece" ve "ufak tefek işlere". Genellikle çok uzun ömürlü olmuyor. Bir de güçsüz, yani öyle delme veya sıkışmış vidayı sökme gibi işlerinizi görmez. Ömrü yettiği sürece Ikea montajı yaparsınız örneğin.

bahsettiğini işler için tercih edilebilir. 250-300 dediğiniz muhtemelen aynı zamanda matkap görevi de görenler. bu sadece vidalama için sanırım. marka pek tat vermiyor ama fiyat uygunmuş.

ben de sizin gibiyim, emekli, fazla işi olmayan. fakat ahşap hobisi geliştirdim ve en uygunundan şunu aldım + uç setleri ve çok memnun kaldım. marka da çok güvenilir bence.
www.elaletleriburada.com

Biz de almıştık bu tarz bir şey, hatta galiba kablolusundandı bizimki, ama kullanmıyoruz, kullanamadık yani hiç, çok yavaş dönüyor bence ucu. Normal tornavida setlerinden var bizde, bir sürü boy farklı uçları olan, kullanımıyla da ilgili cırcırlı tornavida diye geçiyor sanırım bir özelliği var, onlardan.

Daha kuvvetli bir şey gerekirse diye matkap aldık, ancak onla oluyor diğer işler. Ama ikea kitaplığı, raf, sehpa gibi ufak tefek şeyler yaparken bu bahsettiğim normal uçları değişebilen tornavida setini kullandık hep.

Bu görevi görsün ama iyi bir şey olsun, tornavida seti de istemem diyorsanız ankara06'nın dediği gibi en azından hafif de olsa bir matkap bundan daha mantıklı.

Kucuk seyleri ve ikea mobilyalari, evdeki baska esyalari ikeanin kendi sarjli tornavidasiyla vidaliyorum/vidayi cikartiyorum. Bundan daha iyi oldugunu sanmiyorjm.

Ufak tefek islerimi goruyor. Bence bu da gorur.

Bizde var bundan her turlu isimi gördü.

o tür işlere yeter ama keşke denk getirip şundan alsanız. fiyat bu değildir tabii de bunun 50-100 üzerine filan çıkarsınız çok daha fazla işinizi görürsünüz.

store.donanimhaber.com

buradaki anahtar kelime kademeli tork ayarı. sizinkinde ayar mayar yok, hiçbir hassasiyet yok, hafif acemilik de varsa fazladan sök tak yaptıkça vida başları yalama olur gider.

Bu fotoğraftaki ürün deliksiz yere vidalama yapamaz, yani deliği olan yere vida sıkabilir zar zor, ya da somunlu karşılığı olan civataları söker takabilir.

Ama hayal ettiğiniz vidalama işlerini yapmaz, zaten kısa bir süre sonra pilleri tırtlayacak ve çöp olacak.

Kablolu vidalama alın, matkaba benzer ama daha hafiftır, tutuş açısı vidalama için daha uygundur.

parası olana güzel
merkezde kalıp, denize dolmuşla gidiyorsan çirkin
torbada, turgutreiste, türkbükünde denize 0 butik otelde kalıyorsan güzel
bu sebeple ben de bodruma 30 umdan sonra gitmeye başladım.
öyle otellerde kalınca çok güzel evet

Bodrum güzelden ziyade çeşit çeşit zevke hitap eden bir yer. Bilmeden, plan yapmadan gidersen merkezde gereksiz bir pansiyonda kalıp müthiş hayal kırıklığına uğrarsın.

Denize bedava girebilme ihtimali cok cok dusuk. Hele de toplu tasimaya bagliysaniz.

Kendi sezlongu, plaji olan otelde kalmasak denize ancak belediyenin oradan filan girerdik cunku her yer ozel mulk, site, otel ya da beach club. Biz arabaya atlayip saga sola, haritada oyle gordugumuz koylara gitmeyi cok severiz ama bodrum’da “kim gider buraya bu kadsr yol gidip” denilen her yer ozel mulk. Giremiyorsunuz bile.
Hatta sey bir tane adam koca koya villa yapmis. Koskoca koyda sadece adamin evi var. bedava girilecek yerler var, mesela gumusluk sahilde 10-20m2 bir alanda hele de sezondaysa milletle ustuste denize girilir, ya da torba’da filan belediyenin yeri var.
yoksa kici kirik oteller bile sezlonga kisi basi min 70-90tl konsumasyon istiyorlar. Bu arada eylul sonu bu bahsettigim, sezonda filan da degil yani.
Ha yapacak cok sey var, cok restoran, cok bar, cok cafe... sikilinmaz ama denize prensip olarak para vermeyi reddeden biriyseniz cok zor.

Çeşme’nin havası çok güzel, bunaltıcı değil. Soğuk deniz sevenler için Alaçatı çok güzel, ama son zamanlarda 1 milyondan fazla insan geldiğinden içine edildi. Fethiye’nin mükemmel bir doğal güzelliği var bence, ben de çok beğenmiştim. Kafamdaki algı Bodrum bunlara bin basar gibi olduğundan, büyük beklentiyle gittiğim için aşırı beğenmedim Bodrum’u. Çeşme’nin daha büyük hali gibi geldi gözüme. Çeşme mi Bodrum mu güzel karar veremedim açıkçası. Denizi çeşmeden daha sıcak, havası çok boğucu değil, çeşmeden oldukça büyük bir yer. Güzel bir otelde kalacaksanız, arabayla rahatlıkla gezebilecekseniz gidilmeli, merkezinde çok bir şey yok. Ben Türkbükü’nde kaldım, gerçekten güzeldi.

Bodrum bence tam bir beton yigini.Kesinlikle gidilesi bir yer degil benim gozumde.

yani üstüne bi mont aldığın sürece dışarda rahatça dolaşabilirsin.

Gayet rahat dolasilir.
Sadece polar ya da sirf deri ceketle filan rahat olur.

Ingiltere’de oturma izniniz varsa ve fransa konsoloslugu vize verir durumda aciksa ve de ustune fransa ingiltere’de yasayan (vatandas olsun/olmasin) kisileri ulkeye belirli sartlar karsiliginda kabul ediyorsa olabilir.
Bunun icin bu ulkelerin disisleri bakanliklarinin sayfalarina bakmalisiniz.

Youtube’da videolar var. Bende işe yaramamıştı. Kötü bir bıçak alıp ısıtıp o plastiği eriterek çıkartmıştım.

Yankeski ya da pense varsa parçala nasıl ötmedi çıkarken peki

bir bıçakçının elektrikli zımparasına yedirerek çok kolay çıkarmışlığım var.

Icinde murekkep olabilir, o yuzden magazada cikarttirin bence

Mağaza +1

Kuvvetli bir mıknatısla da çıkar, mürekkepli tip değil ise penseyle kırın geçin.

her akşam eve gelirken günlük alışveriş yap, sütü 200ml lik al, açınca 1 defa da bitirirsin.

20 gün yaşanır ya ne olacak ki. günlük alıp hemen pişirmek tüketebilmek önemli.

süt açılmadığı sürece bozulmaz,

yoğurt da 2 gün dayanır. yoğurtta olabilecek şey ekşimesi olur oradan anlarsın.

Dondurulmuş ürünler çöp,
Sütü açılan kutuyu gün içinde bitirirsen dayanır, kapalı oda sıcaklığında da bekleyebilen bir şey.
Süt dışında peynir oda sıcaklığında bekleyebilir sanırım ama süzme peynir olmaz galiba.
Yoğurt da pek bekleyemez gibi ama 1 günü çıkarır bence.

Meyve, sebze, salata yiyerek. Et ve türevlerini yemekte kullanacağın kadar, günlük alarak.

İkinci opsiyon, komşun dolabının bir rafını sana bırakabilir? Komşuluk böyle günler için var.

Ben gunluk alisveris yapiyordum (1,5 ay kadsr buzdolapsiz yasadim)

Sebzeler zaten sorun degil.

Biraz soguk bir yerdeysen peynir, sut pencere disina koyabilirsin. Ben oyle yapmistim. Mart ayiydi

Ben Antep'te 2 sene yasamistim buzdolabi olmadan. 20 gun cok rahat yasanir.

Buzdolapsız yaklaşık 10 aydır yaşıyoruz. Şansa bir türlü alamadık hep bir terslik çıktı. Gelecek aylarda alacağız.

Şu ana kadar çok sıkıntı çektik her şey hemen bozuluyor. Salça dediğimiz şey 2 güne küf oluyor. Soğan halkası, nugget, et gibi şeyleri hemen tüketmeliyiz ertesi güne kalmıyor.

süt günlük değilse bayağı dayanıyor onlar ya. benim ev arkadaşım sütü dolaba koymuyordu 1-2 hafta gidiyordu hatırladığım kadarıyla.

coolbox varsa süt yoğurt vs için kullanılabilir. içine de buz paketleri atarsın.

Konu komşu yok mu yav, hazırdakiler bozulmasın diye rica etsen?

tamiri mi 20 gün, yetkili servis mi

Komple yurtdışına gittiğimizden eşyaları elden çıkarıyorum. Tamir vs değil evdeki 20 günüm son.

Derin dondurucuda kalan pizza ve soğan halkasını daha yeni açılmamış paket olarak bile zor kabul etti komşular dondurulmuş ürün kullanmıyoruz biz diye. Değil ki onlardan kendim için rica edeyim :)

Buzdolabını daha geç elden çıkarsarsın. Neyse olan olmuş. Geçmiş olsun ve hayırlı olsun.

Fetöcüler nurcuydu galiba, nur=isik, isiklar yaniyosa “biz hala burdayiz” demek gibi bir sey olabilir. Ilk cikarim yanlissa tabi tum cevap gume gidiyor

Fetö ile alakası yok. Ordunun darbe yapma ihtimalinin görüldüğü zamanlarda (28 şubat gibi) gazeteciler "genelkurmay'ın ışıkları sabaha kadar yandı" ifadesini kullanırmış, hani ordu rahatsız, bir hazırlık yapıyor gibisinden.

firez+1
turkiye siyasi tarihinde bu tabir "geldik geliyoruz" anlamina gelir ordu acisindan, genelde de gelmislerdir..

Ay cok yanlis gelmisim, mobilden cikinca bu cevabi ve oncekini sileyim. (Ya da bir mod gorurse ikisini de silebilir mi?)

o gece ankaranın kurtulusu imis ve ankaradaki tüm kamu kurumlarının isiklari yanarmis, aym başkanı ona gönderme yapiyor, ama böyle güzel pas verince gole cevirmekte gecikmiyorlar, vay siz darbe yapmak istiyorsunuz diyerek.

proteus, bu pas degil, bu kendi kalene penaltidan daha sacma bi hareket..
turkiye siyasi tarihini %1 bilen bir universite ogrencisi bile ki bahsettigimiz AYM uyesi, yazdiginin ne anlama geldigini ya da gelebilecegini bilir, cok yanlis bir twetti ve kullanildi tabiiki

32.gün'de bahsedilmiş
youtu.be

www.eksiduyuru.com

Bala bir şey olmaz. Soğukta mı kaldı şekerlenmiş. Gerçek bal şekerlenir, sıkıntı yok.

Şekerlenmiş. Yenir.

Orijinal bal bozulmaz zaten.

Kaliteli bal kristalize olmuş, sıcak bir suya batırın kavanozu yarısına kadar. Çok sıcak olmasın ama ılıktan bi tık sıcak, düzelecektir.

@adivar buzdolabındaydı.

Bal buzdolabinda muhafaza edilmez.

Iliktan bir tik sicak suda kavanozu bekletirseniz cozulur. Buzdolabina koymayin bundan sonra

Buzdolabında olmaz+1. Bi de direkt güneş ışığı almasın.

sekerlenmis. kavanozu ile beraber ilik suyun icine koyup ocakta kaynamayacak sekilde isit, duzelir tekrar.

Dönüşünüzde aynı programa devam etme şansınız kesin varsa Hollanda daha mantıklı gibi geldi bana.

ikisini aynı anda yapardım. gece gündüz çalışırdım. kariyer gelişimi çok önemli.

MBA, hele de "İyi bi teknik unide" falan diye nitelenen bir yerde, tirt bir sey - degmez. Kesinlikle Hollanda'ya git. Is hem cok daha onemli, hem de illa MBA yapmak istiyorsan cok cok daha iyisini sonra Hollanda'da yaparsin.

Isi kabul etmemek bi secenek degil heralde dimi? Olmasin :) mba'i de bu kadar ugrasmisken yapabilirsin bence, bir daha surece girmek zor gelir.

Hollanda CV'nde zaten cok guzel duracak, mba'in uzaktan ve teknik universitede olmasini kompanse eder (iyi teknik uni de iyidir tabi ama turkiye koc, sabanci, bounlar var onunde). Hollanda'da yapmak da mantikli ama calisirken yapilabilecek parali mba ler buyuk ihtimalle maasinin saglam kismini yer, para biriktiremezsin, sana kalmis.

MBA eger network yapilmayacaksa gereksiz bir sey. Normal pm kurslari/sertifikalari vs de yapabilirsiniz.

Hollanda, sonrasinda MBA mi bakarsiniz. Bu arada Hollanda’daki santiye ne kadar surecek bilmiyorum ama orada da MBA yapabilirsiniz ya da baska bir egitim, kurs...

Sormaya bile gerek yok, iş her zaman daha değerlidir.

Hollanda'ya gel. mba'yi yada baska bir master derecesini de burada yap.

hollanda'ya git.

mba yapıp ne yapacaksın. askerliği bile üzerine para alarak yaptım ben :)

Zoom'dan yapilan MBA'in faydasi yok, zaten MBA'in olayi insan tanimak.
Teknik universite'de MBA yapmak zaten kokten hatali bence.
Sorunun cevabi bariz..

İs teklifinden sonra kafamda oluşan ilk şey
- Hollanda’ya git, olursa orda MBA bak, olmazsa 2 sene projeyi bitir gel, bakarsın başka fırsat çıkar, hala MBA istiyor olursam da MBA yaparım- idi. Pekiştirmiş oldunuz arkadaşlar, herkese cevabı icin teşekkür ediyorum. :)

@megacracker

genc olmana veriyorum, bir de muhendisler arasinda da oyle bir sanri/bilincsizlik var sanirim. MBA hic oyle ahim sahim bir sey degil. Yapmadan da kariyerinde bir yerlere gelebilirsin ve cok cok ozel bir yerde yapmadiktan sonra da katkisi sifira yakin bir sey. Yani su gelecek planlarini MBA etrafinda yapma durumundan siyril.

Hollanda'ya git, tebrikler, orada dikis tutturmaya, sirket icinde yukselmeye, network yapmaya calis. Zaten MBA'in tum amaci senin su an zaten buldugun ayarda bir is buldurmak.

Süresi dolmuştur ilanın. Yeterli başvuru sayısına da ulaşmış olabilir. Kısa listeyi oluşturmuşlardır. Ama yine da kalkması normal değil. Bir süre sonra geri gelebilir pozisyon kapanmadıysa.

Süresi dolunca zAten “ilanın süresi doldugu için kalktı” yazıyor. Bunda direkt “şirket adayı kariyernetten buldu” yaMasına rağmen adamlar bana bakmış 2 defa bugün.

Baska pozisyon icin bakiyorlardir, sonucta CVniz havuza dusmustur. Vs vs

Ürün bulduysan e-ticaret. Herkesin sattığı ürünleri satmakla olmuyor artık farklı olman lazım.

Muhasebeci bence

İkisinden biri seçilecek de bilen birinin yardımıyla e ticaret. Ama bence ikisi de değil fiziki ticaret.

muhasebeden de e-ticaretten de uzak dur. muhasebeci olursan ömur boyu pişman olabileceğin bir iş yapmış olursun.

20 bin tl e-ticaret için baslangıc olarak yeterli ama kazanamadıktan zor. paran hiç olur. e-ticaret bilmiyorsan girme. seni yutarlar orada.

e-ticaret iyidir.

esya alip satacaksaniz, kargo, vergi vs. bir suru ayagi var. bunlar da masraf. ama yine de soyleyeyim. e ticaret iyidir. piyasanin altinda sat, musteriyi memnun et, ac kalmazsin.

Muhasebe. Muhasebe bilmeden ve tecrübe olmadan ticaret yaparsanız sıkıntı yaşarsınız.